32
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2227
Okunma

Zaman yüzümüze bırakırken çizgisini , geçmiş ile yüzleşmek kolay olmaz.
Hep bir adım arkasında olduğumuz yaşlılık çalar kapımızı
Yaşattıklarımızı yaşarız.
Hediyesi bırakılır hayatın el değmemiş avuçlarına
Milyon kere sayılır günler parmaklarla
Buram buram geçmiş kokan nostalji gezinir teninin duvarında
Her seferinde çalı’sı batar gözlerine yalnızlığın
Ve hep birilerinin satırlarında doğar , sonra da ölümünü bekler çaresizliğin
Çalıp çırpmış nankör kader de
Ne de olsa ipler elinde
Kuklası olacak kadar vazgeçilmezdi hayat
Mecburiyetler ise çeyiz sandığında ve kapı dibinde
Elleri yılların altında ezilen
Saçları acımasızca beyazlara yenilen bir beden konuşmaya başlar sessizliğinde
Ilık bir melodi yükselir rüzgarın fısıltısıyla
Gök delinirken her seferinde ,yaşlar süzülür genzine
Öksürük olur , hastalığı bulaşır yeni gününe
Yaş yetmiştir artık
Dün olmadığı gibi bugün de yoktur sırtımı sıvazlayan sıcak bir nefes
Yüzü duvardan çizik, rengi ten renginden daha uçuk
"Ömür nadası bırakılır, adına yaşlılık damgası vurularak"
5.0
100% (19)