11
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2580
Okunma

not: esin kaynağım Nazım Hikmet, Can Yücel
Gülce/Buluşma Nazım Türü:
1-HECE-SERBEST Tartışma ve kavgalarına son veren bir nazım türüdür.
2-Hece vezni ile serbesti, bir şiir bünyesinde buluşturmaktadır.
3-Oluşumu şöyledir :
--------------
--------------
--------------
-------------- ( Dörtlük: hece vezniyle yazılmış)
...................................
................................................
..............................
............
......................(Serbest mısralar-mısra sayısı şairin isteğine bağlıdır.)
Yani;
-(Hece vezniyle yazılmış dörtlük)
-(Serbest mısralar)
VEYA BUNUN TERSİ DE OLABİLİR
-(Serbest mısralar)
-(Hece veniyle yazılmış dörtlük)
4-Hece vezniyle yazılmış dörtlük’ ün kafiye yapısı, hece sayısı, kalıbı tamamen şairin isteğine bağlıdır. Şair dilerse Hece ile yazılacak bölümü dörtlük değil, beşlik, altılık mısralardan veya değişik hece türleri ile de oluşturabilir. Yeter ki, hece-serbest buluşmasını gerçekleştirsin. Adı gibi BULUŞMA olsun.
5-Şiirin uzunluk,kısalık durumları tamamen şairin isteğine bağlıdır.
Saygılarımla.
Mustafa CEYLAN
Özümün kanadığı, yüreğimin çığlık çığlığa -uzağında- bir gölgeye elini uzattığı anda kâğıda dökülen damlacıklar, Can...
Gidemediğim deniz,
Büyümeyen çocuk yanımla
Yaşamak isteyip de yaşayamadığım
Ve sana söyleyemediğim sözlerim vardı
Sen kendini anlatırken bana sesimdi
Sesinde duyduğum…
Kendince mutluluk yolunu çizerken ben
Çoktan çizmiştim yolumu sende
Gördüğüm dinlediğim çok şeydi ama
Hayat sende yaşadığımdı…
Bu yüzdendi suskunluklarım sana…
Şimdi sırası değil susmanın darılmanın
Zamanı gelmedi mi? İç dillerini gel can...
Kardelen sıcağında güneşe sarılmanın
Zamanı gelmedi mi? Aç kollarını gel can...
Hep neden yalın ayak koştuğunu sorardım ya
Şu kalbim çarpınca senle anladım ki aşk
Üryan duyguların Kevser’ inde yıkanmakmış
Bilmiyordu gönlü ilk ateş düştüğünde köz...
Sadece gözlerimdi ıslak ıslak bakan
Yürüyemeden koştum... Koştu doruğuna aşk
Şimdi sol yanım biraz kül biraz duman
Gözlerim kuru poyraz…
Ağlayışlarımda gülüşüne kızardım ya…
-beni anlamadığını sanarak-
Ah… Şimdi
Ağlayanım da yok gülenim de
Yanarım yitirdiklerime
Koşmaktan bitap gönlüm cıpcıbıl yalın ayak
Sen gözlerimin feri gel yıldızları sayak
Söküldü milim milim ömür kumaşım helak
Zamanı gelmedi mi? Seç tellerini gel can…
Öyle çok kırıldım ne çok örselendi ciğerim
“El “ dedi, “yaman” dedi dayandı lime lime
Bir tek senin acıttıklarındı parçalayan...
Her damla yaşım
Beraberinde götürdüğün sevinçlerimle
Helaldir sana
Gerçeğin kırbacını şaklatarak gittiğinde anladım
Yalansız duruşunu ve her “git” dediğimde
Avucuma koyduğun yüreğinle
–Aslında kalışını -
Anlayamadım
Seni aradım
Hatırlarsan
Görmediğim duymadığımda sesini ağlardım
Katılırcasına
Belki şımarık belki saf ama yalnız çocuktum
Şimdi büyüdüm sevgimle özlemimle sana geldim! Sahi
Ağlayıp zırlamadan sarılan sevgin var mı
Sen de büyüdün mü çocuk, sevginle
Gelişinle coşarken gidişin örseledi
Kaldım kalburüstünde eledikçe eledi
Büyüttüğüm sevgimde yürek sana meledi
Zamanı gelmedi mi? Saç güllerini gel can…
Ben affettim pişmanlıklarımı, sen
Affettin mi özürlü sevgilerini?
Gururumu seninle kaybettiğimde, taşıyordu
Yüreğim kıyılarında sensiz…
Gel ne olur gel artık!
Umut ektim bekleyişlerime
Affederek gel
Emek vererek…
Geldik yolun sonuna, bırak pişmanlıkları
Yaşanan her güzellik sana hayatın kârı
Kimi mutluluk toplar kimi ektiği zârı
Zamanı gelmedi mi? Geç yollarını gel can…
Dönüp sırtını gelmezsen hatta
Satarsan sevgimi, yine de
Yer aç yüreğinde özgürce sevmelere
Çünkü
Sevdikçe dirilecek sevgim yüreğinde
Can…
Refika Doğan / Antalya–Aralık 2009
not: yorum ve değerlendirmeleriyle naçizane dizelerimi onurlandıran saygıdeğer şair dostlarım ve yönetime teşekkürlerimle, dostça selâm ve sevgiler...
5.0
100% (7)