7
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2070
Okunma

Biz ayrılığa sus payı yalnızlıklar düşürdük,
kanadı özlemlerimiz avuçlarımızda
yine de
başımız dik,sözlerimizin arkasında durduk.
gittiğin günden beri kaç gün geçti?
artık saymıyorum
saplanan bıçağı yüreğimden çekmek gibi yokluğun.
vazgeçtim sensizliğe öykünmekten
geleceğini düşünüp masalımızı yazıyorum
pembe panjurlarımız oluyor
ve yeşil çatılı evimiz
bahçesinde bir de cins köpeğimiz
meyve ağaçlarımız oluyor
her bahar çiçeğe duran
çardaksa çoktan hazır
sarmaşıkların gölgesinde
ahşap kokuyor kapıdan girdiğinde
bilirmisin? bilmem?
bana en çok babamı hatırlatır bu koku
ya da
bilme
istemem!
kırmızı koltuğumuzda
akrebin yelkovanı ne hızla takip ettiğine aldırmadan
sohbetler ediyoruz
bazen
uzun uzun susup
sessizliği dinliyoruz
ah! sessizlik
ne çok şey anlatır
mesela seni ne kadar çok sevdiğimi fısıldar kulağına
söylemezsin
anlarım
dudağındaki tebessümden tanırım
gün ağarır
gece olur
mevsimler geçer
iklim değişir
ömür dediğin nedir?
sona geldiğimizde
yine o kırmızı koltukta
sessizliği dinlerken
tanıdık bir tebessüm ilişse gözümün ucuna
varlığına şükrederim
yaşadığımız her gün adına
dedim ya
artık yokluğunun kaç gün ettiğini saymıyorum
sessizce
günlerin seni bana getirmesini bekliyorum
ve
tüm imgelerim üzerine yemin ederim ki
s e n i s e v i y o r u m
Gülay Bulut
5.0
100% (6)