0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1309
Okunma
“Kağnıdan dökülen başakları
Toplardı dedem, nimet diyerek
Karğının arkasında yürüyerek..
Kaç kez harmanda geceledi
Yıldızlar düşer diyerek.
Lavaş, çökelek birde toprak tesdide su
Ardından bir ikinci sigarası
Rüzgar beklerken.....”
Ah bre deli rüzgar, eserken hiç sormadın
Yangına mı gidiyorum,
Yanmaya mı..
Ateş hattında buz kesen aşklar
Kılıcın ucunda son umut..
Düştü kaleler bir bir senle ve senin olamadan.........
Sesin olmadan.
Ah bre deli rüzgar seni bekleyen varken dağların koyaklarında
Harman yerinde,
Çiçek bahçelerinde
Sen gençlik başında kavak yelleri
Denizde lodas olmaktasın
Benimse aklımı başımdan almaktasın...
Yağmur rüzgarın etkisiyle düşmesi gerektiği yere değil, kah dallara, kah dağlara en çokta yanaklara düşmede.......Ayrılanların arasına giren ayrılık rüzgarları buluşmaları bilinmeyenlere ertelemede.Gidenler bazen döneceği zamanı söylerken, bazı gidenler ebediyen ayrılıklara eklenmede
Ayrılıklar hasret üstüne, ağıtlar ayrılıklara söylenmede.
İşte bu noktada şiir de bir tür meramı anlatma biçimidir.Söylenenler eksik kalsa da.....yarımlar tamamlanamasa da.........