0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3791
Okunma

Şu an da Sarayburnu’nda olmak isterdim.
Ekmek arası balık yemek, denizin kokusunu içime çekmek,
Boğaz’da bir dalga olmak isterdim.
Dalgada köpük
Köpükte beyaz
Beyazda umut.
Bazen hırçın, bazen durgun ama hiç tükenmeyen…
Ve bakmak isterdim derinliklerine, mavi, yeşil, kırmızı…
Yedi tepene seslenip
Duymanı dilerdim sonra,
Kalbimin sesini, boğaza olan aşkımın feryadını ve içimin diğer
Fısıltılarını duyup dinlemeni…
O güzel yamaçlarında bir taş olmak isterdim.
Her daim seni izleyen,
Seni seyreden,
Sana şahit… Sana vurgun…
Genç Osman meydanında bir çeşme olup,
Tarihten günümüze akıp durmak isterdim.
Beyazıt’ta bir çınar olmak, rüzgarın esintisi ile buram buram sevgi kokmak.
Surların dibinde bir papatya olmak,
Kapılar açıldığında sana ilk bakan
Koşup boynuna ilk sarılan, tüm güzellikleri sende bulan
Evet gözlerimi sende açmadım güzel dilber ama
Sende kapatmak isterdim, serilerek toprağına…
Şimdi
Ne zaman o mavi koylarına baksam
Yüreğimin ta derinliklerinde bir yerde hep seni anıyorum.
Mavi gözlü yarim
Yağmur yüklü bulutlarla göğsüne süzülüp
Yine sana yağmayı,
Ve ay ışığı sularla dans ederken,
Rüzgarın beni benden alan o eşsiz ıslığı ile
Güzelliğine hayran ve meftun bakmayı
Değişmem hiçbir şeye…
Elde olsa ömrümden verir zamanı durdururdum.
Yine senin yanına dönmek için yeşil gözlü yarim.
Ve bil ki o güzel mavi koylarına bakarken
Yüreğimin ta derinliklerinde ben seni anıp senle doluyorum her daim
Ve senin yanını hiçbir şeye değişmiyor yüreğim…