4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1551
Okunma
Yüzü kızaran toprak başladığında
Bilirim sana geldiğimi
İlk seni görürüm eski konak
Belin bükülmüş beklersin dönmemi
Soğuktan çeken sokaklarının
Kaldırım taşlarını sayarım
Ayaküstü dalarım rüyaya
Babam olur karşımda
Anam durur kolunda
İncir ağacının adını sayıklarım
Bacalıktan düşen puhu kuşu
Çoktan teslim olmuştur toprağa
Kurt kuş üşüşmüştür duasını okumaya
Vakit ne kadar erken…
Çiğ düşer saçlarıma
Kırağı yamanır yanaklarıma
Soğuk dolaşır hatırasıyla sırtımda
Küçük bir kızın öyküsü olur bu bahçe
Dört kardeşin büyüğü er gider kocaya
Daha aynı tastan su içmeden
Ve sevmeye üşenerek son defa
Saçlarında bukle başında gelin teli
Çeker gider zengin bir mahalleye
Bir kışlık gömleği kalmaz geriye
Giyip hatırasında üşümemeye
Bahçe komşuları
Gece güne dönmeden
Ölür merdivenlerin dibinde
Bilmediğim yüzler dolaşır etrafta
Ve sağır eder yalnızlık bozulmuş bağlarda
Ceviz ağaçları kurur bir bir
Bulutlar… unutur adımı bu yalnızlıkta
Sunturlu küfürler bırakırım
Geldiğim kentin çıkışlarına
Eski konak… bırak içinde kalayım
Yıkıl bir gece omuzlarımda…