3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1738
Okunma

Bir sis perdesi gibi gözlerin,
Boğumundan bebekleri seçilmeyen
Kirpiklerden mevsimi görünmeyen
Yüzündeki en değerli unsurun..
Bakışlarındaki o derinlik o sessizlik
Sessiz şarkılar mırıldanan pandominler gibisin..
Ne bir gecenin kuytusu
Ne mehtabın kızıllığı
Ne de bir kovan mermi..
İçimde öyle süngüler dolaşıyor ki
Ne toz zaman
Ne de toz gerçekler gözümde
Hepsi de birer nokta gibi savuruyor kendini
Yaşanmışlık sandığım zamanlara..
Öyle ki, bilinmezlikdir yolum
Seni düşlediğim zamanlarda..
Ve asla açılamayacak bir kapı.
Anahtarını kaybeden yaramaz çocuklar gibi
Ben de bir oraya bir buraya koşturmaktayım.
Yönünü bilmeyen Mecnun
Kuyucaklı Yusuf’un derin düşüncesi gibi
Ya da bir safari gezgin
Bir yudum suyu nerede içeceğini bilmeyen
Susuzluğa hasret çöl gezgini..
Kirpiklerinin o muamması
O yorgun yüreği tanıyorum bir yerlerden..
Beni, bana hatırlatan
Daha ilk görüşümde
Bir demlik poşet gibi koyuluğu içime akan...
Ne gümüşte ne de altında
Kestiremeyeceğim, tabiri imkansız bir ayar
Senin o SİS PERDESİ GİBİ GÖZLERİN!...
Tülay Mert