Fırtınalı bir kış sabahında,
Güneşin doğuşunu görmeden gideceğim,
Çünkü doğduğunu görürsem bu şehrin üstüne,
Gitmek olası değil buradan,
O mavi sularına aksetmemeli,
Pırıl pırıl ışıkları,
Sırf bu yüzden alacakaranlıkta,
Henüz sabah ezanı yükselirken semaya,
İşte böyle gideceğim aklım kalmasın diye zamanda,

Yürüyeceğim dizlerim de derman bitene dek,
Fersiz gözlerim de hayat belirtisi kalmasa da;
Beni bekleyen ufka yol alacağım umutla,
Belki bir müjde doğar diye dilim de dualarla,
Seni unutmak mucizesine inanıp,
Söndüreceğim diğer tüm ışıkları,
Adını tüm isimler arasına katıp,
Bir hatıraydı geldi geçti diyeceğim,
Sadece acı bir hatıra,

Bir bilet alacağım meçhule,
İşte tamda buradan çekip gideceğim,inadına
Bütün varlığımı,kalbimi,ruhumu,
Katlayıp bir bavula, koyacağım bagaja
İki damla gözyaşnı çok görüp bu vedaya,
Ağlamayacağım işte ağlamayacağım bu defa,

Ulaşılamayacak telefonuma,
Çünkü aradığınız kişi kapsamı alanı dışında,
Ağır ağır ilerlerken meçhule giden otobüs,
Bileceğim uzaklaştığımı senden her adımda,
Her adımda yaklaşırken varlığıma,
Kendime bir mesaj atacağım lütfen ara diye,
Ara ki; bitsin bu bekleyiş, bitsin hasretim diye,
İşte böyle bir yolculuk bir an ötemde,
Herşey hazır herkes benimle,
Bu şehir de ilk kez benden yana,
Çünkü karanlık gece, hala hüküm sürmekte
Göz temaşa etmemiş henüz gitme diyen nazlı edasını,
Evet ruhum söylüyor şimdi,
Şimdi gitmenin tam zamanı.