19
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
6101
Okunma

Gözlerim yaşlı bugün.
Köyümü özledim.
Kalbim kırık, gönlüm buruk.
Ormanlarını özledim çünkü.
Evin önündeki yaşlı armut ağacını,
Onun altında, hani bir tahtası da kırık;
Binbir çeşit böceğin oyuğuyla bezenmiş,
Aman yavaş otur, şimdi kırılabilirim diyen…
Tahta oturağı özledim.
Yoldan geçen amcaya, teyzeye,
Dayıya, halaya, yengeye,
Komşu köyün kızına ve oğluna ...
Atıyla onbeş günde bir geçen
Sıhhiye Dursun’a,
Karşı mahalledeki Cemal emmiye,
Değirmene buğday taşıyan İshak dedeye...
Düğüne giden Ayşe neneye,
Bir nefes sigara tüttürmek isteyen
Necati emmiye.
Yoldan geçen hayat yolcusuna
ve daha nicelerine yarenlik etmiş.
Taş gibi sert;
Ama yün gibi rahatlık veren,
Ne iyi etmişim de oturmuşum dedirten,
Derde kedere
Bir anlık da olsa mola verdiren,
Tahta oturağı özledim.
Özlediğim oturak değil belki de…
Orada bulunmak.
Evet, evet…
Galiba orada bulunmak dileğim.
Köyümde olmayı özledim .
Her tondan yeşilini,
Onlarca kuşun sesini
Yerdeki karıncasını belki de …
Mayıstan top yapan böceğini ,
Her gelişimde biraz daha yaşlanmış
Çoban köpeğini belki de…
Toprağını özledim vesselam...
Çimen çimen kokan,
Buram buram hayat fışkıran toprağını…
Yeşil yeşil yaprağını özledim.
Köyümü özledim.
Köyümü…
Doğduğum toprakları özledim
Ölürcesine…
Mezarında çiçekler açan,
Babamı özledim belki de …
Bana hayat veren,
Hayatı öğreten babamı…
Nur içinde yat “Babam”.
Günay Özdemir Temmuz 2002/ Zonguldak
Fotoğraf: Günay Özdemir Sinop / Aloğlu Köyü / Haziran 2009
5.0
100% (12)