0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1560
Okunma
Sen yalnızlığımızın masum çiçeği
Yayla kokan düşlerimizin abı hayat suyu
Bilirmisin kaç zemheri kış geçti.
Sensiz ,sessiz,kahpe dünyada.
yalnızız,sessiziz,sözsüzüz
buynu bökük ölen adsızlarız.
zifir düşmüş payımıza gecelerimizin.
kış olmuş ömrümüzün baharı
sen gittin ya..
başaklar nasıl kırılırsa bir halk gibi,
kırık çiçek düşüdür senden yadigar.
yarım bir şarkı,bir öykü
gidilmemiş özlenen bir yol.
Gözlerindeki umut bir semaverin
Bir öğle sonrası uzak yol trenlerinin
Çıkardığı bol dumanın hüznü gibiydi.
Anamın tandırdaki ekmeği,
Babamın bize getirdiği oyuncaklar gibiydi.
Biz henüz çocuktuk,yaralarımızdan tarih çıkmamıştı.
Oyunlarımızın bittiğini ezanlardan anlıyorduk.
Yorgun kirli bedenlerimiz evlerimizin kömür tezek
Kokan bir ahengiydi.
Alfabeyi çamurlu sokakların yağmur kokan
Mahallelerinde öğrendik.
Henüz patlamamıştı ilk kurşun.
Ve yalnız çiçek kokuyordu bozkır.
Tedavüldeydi stranlarımızın direnç gülleri
Amcalarımızın tütün kokan kasketleri
Saçaklarıydı yağmurda ıslanan kuşların.
Ve sen gittin diye.
Yaşlandırdılar. Biz büyümeyi İsterken
Soldurdular tabiat rengini,
Bize hüznü bol bir güneş bıraktılar.
Silahıyla.parasıyla,bankalarıyla geldiler.
Şimdi çırılçıplak ortasındayız hayatın.
Vardı eskiden kaçtığımız yerler,
Fakat şimdi tam ortasındayız her şeyin.
Acıların, yıkımların,kıyımların barut kokan
İnsansız çiçeksiz ve sevdasız dünyasına..
Sen gittin ya.. bu zemheri kışta, iflah olmaz..
SEBAHATTİN TAYŞUN