1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1061
Okunma
Umudunu yitirmiş bir göçebenin ayak izlerini taşıyorum şimdi
Bir köy kahvesinde soluklanıyor ömrüm
Çaycının zehir kokan çayında acılarım dans ediyor
Arada bir gülümsüyor
Gülünü kaybetmiş bir bağcının derdinden bahsediyor bana
Dikenler örer olmuş sağına soluna
Sevmesindenmiş katlanması
Oysa
Bu acı elimle tuttuğum yalnızlığımın bir karartısıydı hayatıma
Ne çok şey oluyorum
Bağcı
Dikenlerimle konuşuyorum ara sıra
Battıkları yerden çıkarmak değil derdim
Battıkları yere bastırıyorum inatla
Acıyor
Ah bir de bir duyan olsa…
II
Devrim sonrası ölmüş bir mültecinin ruhunu taşıyorum şimdi
Sığınağını yakıp gitmiş bir adamın
Samandan yazılma umutlarını koyuyorum pandoranın kutusuna
Bir kötü bulsam açılacak ve açacağım ağzımı kör kuyulara
Yusuf
Yusuf’u hatırlamış değildim oysa
Züleyha’nın aşkına kapılmış değildi
Kuyulara saklanan da değildi
Yusuf , yusuf’u hatırlamış değilim hala
III
Aşk yalnız kalmış bir kadının çilesidir
Ve çilelerimden kendimi yazıyorum kağıtlara
Becereksiz bir ressamın fırça darbeleri oluyorum
Ve savruluyorum tualin üstünde
Boyanın silikliğini taşıyorum adeta
!V
Bir ressam
Bir bağcı
Acılarıyla yanmış bir mülteci oluyorum
Bir adam
Ruhumdan sıyrılıyorum
Olamıyorum
İçim çıkıp giderken benden
Yokluğum kaşınırken avucumun içinde
Ben olamıyorum …
5.0
100% (1)