KIYAMET
Şimdi sabah mı gözlerini alan vakitsiz kıyım mı
yoksa sonsuz diyarların özlemi mi damacanada biten su mu kuruyan dudaklarına hesapsız sığan sözcükler mi Şimdi alıp seni giden dönmeyen zaman mı saçlarına kar yağan serinletmeyen çaylar mı yıkıldığın an mı isyan ettiğin çayırlarına otlaksız ve sen atılan her hallaç pamuğunda Mansur’mu Bağdat mı sora sora bulunmayan sereserpe sokakları kan gölü mü insan cellatları kol gezen arkadaş hesaplarına kaybedilmiş dünler mi şimdi uzayıp gitmenin zamanı mı ey ruhum. FARUK TABAK |
kalsın
ki vardır bitmesin umutlar