11
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1574
Okunma
ışıklı köyün koyu maviliğnde sevdim seni
ne sen bana göz verdin ne ben sana el verebildim
sevdik işte uzaktan,asma yapraklarının arasından
camlara verdik hep nefeslerimizi
ve hep birbirimize nefes olduk, korku girdabının içinde
seçilmişliğin içinde sevdik küçücük kalplerimizle
sen beşik kertmesi öyle, ben firari yürek öyle
sınırlarına giriyordum töre denilen toprakların
dar sokaklarda ayak sesleri bile yetiyordu cama çıkmama
sen utangaç bir kelebek, ben vurulmayı bekleyen bir güvercin
gecenin kanatlarına sarılmış, avcumuzdaki hezayanlarımız
zamandan kaleler örüyoruz gözlerimizin arasına
sanki firavun kanatlı hayaletler sardı geceyi
ışığı kesildi köyün her yer gurbet oldu
çalındı ebrehenin davulları bozuldu büyü
geceye gelin oldun yarim
gözlerime sesizliğin sürmesini çekerek gidiyorum
kendimin olmayan bu topraklardan
bir göç ki nereye bilmem, her yer sen
ılık yağmurlar alıp götürüyor düş güncesi hayallerimi
eksiliyorum kendi bedenimde düşercesine
sürüncemede şimdi ne büyüttüysem içimde sana
arkamda koskoca bir dünyayı yıkarak gidiyorum
önümde gördüğüm ne varsa küçülüyor ben ezdikçe
şaçlarını açmamışsın gördüm
kesmişsin, kurban etmişsin aşkımıza
ve hep beni sevecekmişsin öyle dedi gece
neyleyim şimdi hayatı, bu canı sen yanımda olmayınca sevdalım
şiir çekmecesinden dökülenleri topluyorum selçukbozdağ/2009 gaziantep
5.0
100% (4)