12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1386
Okunma

Şiir Hakkında
"Vadideki Zakkum’u yazan şair, bimiyordu
Zakkkum’un bunca cezalı olduğunu..
.Sadece bir yaralı gönlü anlatmaktı dileği..
.Şimdi, daha bir kanadı yüreği...
Saygı ile...
Nasıl, böyle bir konaklanma mı daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı?
(Saffat Suresi, 62)
Doğrusu, o zakkum ağacı;
Günahkar olanın yemeğidir.
Pota gibi; karınlarda kaynar-durur;
Kaynar-suyun kaynaması gibi.
(Duhan Suresi, 43-46)
Şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz.
(Vakıa Suresi, 52) "
Rumuz: SERAP HOCA
-Zakkumun ağıdıdır.
Al yazmalı gelin gibi,
Büker boynun garip zakkum.
Gönlü sevdiği şu dağa,
Üzerindeki at bu dağa
Çeker de çeker...
Garip zakkum ne der?
İki dağın arasında sıkışıp kalmış
Nar çiçeği rengindeki zakkum...
Bükülü kalmış boynu çaresizliğe
Görmeye çalışırken güneşi...
Ak pak oldu doruklar
Buzlar titretti ilikleri
Rüzgar uğulduyor
Zakkum çaresiz
Yazı bekliyor
Yazgısı bu.
“Neden akmazsın deli pınar?
Taşlar mı doldu yoluna
Susuz kaldı özüm köküm.
Ne haddime ki gülmek!
Rengim bile solar oldu...
Ne ola ki güleyim ben!
Çare ne ki bu düzene! ”
Yazılmış senin yazın,
Savrul da git güzel gelin.
Al yazmanı savur yelle.
Güneşle gelmez yazın.
SERAP ÖZALTUN