5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1128
Okunma
/sil aynadan gözlerini ya da bırak silme, kalsın öyle/
uzun vedalar gibi kıvrılıp giden saçının teli, dururken gözümün önünde
kulağım, öldürülmüş duvar gibi örülmüş, kapı ardından gelecek sesinde
mevsimim buz tutar, dudaklarını boyarken nefesin düşmezse üzerime
ağlarım, yüzümü kaplayan ıssız bir buhardır, benim gözyaşlarım .
/o resmini de yerleştir gene aldığın yere, sol üst köşeye/
belinden sımsıkı sarılan tutkularıma, sevdayla dolarken saçının kokusu
o süzülüp gidivermelerin yok mu, çaresiz izlerim benden kayboluşunu
artık her şey boş, köşelerimdeki dört çatlak, bulursa elmas arası boşluğu
yürürüm, bir kere bile olsun seni seviyorum diyemeden, ölürüm.
/giderken, geleceğim diye yazsaydın ya yüzüne, dudak boyanla/
sırlarım ilk kez çığlık olup yüklenirler ardımdan ve dayanamam ben de
intihar perisinden aldığım güçle, kanatsız asılırım zincirimin küreklerine
ortadan ustura gibi kesilir mesafeler, düşerim bin parçayla ayak izlerine
sarılırım, benim gibi binlerce olan her parçana, sarıldıkça çoğalırım.
/şimdi gözlerin, resmin ve saç telinle bilesin, en emin yerdesin/
bundan sonrası ben özelden çıkar, içinizden biri olurum, herhangi biri
hani ayrılık acısı boynunda yağlı ilmek, sevdadan yana dertli mi dertli
eğer çok sıkılırsanız, iç cebinizdeki bir küçük aynada bulursunuz beni
dinlerim, sizin derdiniz derim, ağlarsanız gözyaşınızı silerim.
Cevat Çeştepe
Bir ayna bazen, neden düşüp yerinden de kırılıp bin parça olur,
düşündünüz mü hiç.
Uğursuzluk derler, hiç inanmayın. Sevdadandır belki, kim bilir
5.0
100% (3)