6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1058
Okunma
/tahta bacaklı şövaleye sırtını dayamış, tertemiz bir tuval olalım bugün/
geceden kalma yorgunluklarımızı atalım, sabahın güneşinde, iskelede
iki adım bir olalım, el-ele tutuşalım, kumlar üzerinde, masal ülkesinde
aforoz çığlıkları uzağında kalsın martıların, bir bulut gibi belli-belirsiz
öylesine mavi ve öylesine sessiz ve sanki ikimizden başka hiç kimsesiz.
yeniden yazdığımız sözlerinde, silerek içinde saklı zamansız ayrılıkları
deniz ve yağmur gibi sevdiğin o şarkı, ıslık olup ıslatsın ıslak dudaklarını
ben bütün oltalarımı fırlatayım açıklara, zokasız, kurşunsuz ve zehirsiz
iyot dalgaları gibi göz göze gelelim, o zaman anlarız ki biz bize benzeriz.
. . .
( kolay değildir, yoruldunsa söyle
şiir olup çizmek, mevsimlerin mevsiminin resmini
şimdi biraz dinlenelim ve birer bardak çay içelim
ince bellisinden, en demlisinden haydi canımın içi…..)
. . .
ay beyazında kaybolmuş olsun son ışığı, dünyanın sahte aydınlıklarının
tadı ancak böyle çıkar titreyen mumlarla, sevgi ve hoşgörü saltanatının
gergefte işlenen çağlarımızda, konuyu hep aşk’ta buluyorsa şairlerimiz
o zaman imzasını atar aydınlık yüreğimiz, işte bu şiir de bizimdir deriz.
ne dersin akşam güneşine el sallarken, bir de yürekten teşekkür edelim
ve yüzümüzü dönüp tertemiz tuvale, dize-dize yan yana şiir gibi dizilelim
sonrası daima doğumlar öncesidir, her yeni günle yeni başlık olur ismimiz
isimsiz kahramanlar kılığında biz, her şiirin içine kendi resmimizi çizeriz.
/tahta bacaklı şövaledeki tertemiz tuvale, yeni şiirler gibi yazılalım her gün/
Cevat çeştepe
5.0
100% (6)