“Tutkulara karışmış olan dostum ,
Sana veda ediyorum…
Hepimiz yitip gideceğiz bir gün ,
Tarihin en karanlık öyküleri gibi .
Sırtımızda insanın gizleri…


Geceleri uyuyamadığını anımsıyorum ,
Doyumsuz tutkular içinde kendinle savaştığını…
Nasıl biriydi aradığın ?
Kasım yağmurları çiselerken yüreğine ,
Yüreğiyle seninle birlikte ıslanan biri mi ?..
Hoşgörüsüz insanların olduğu bir yerde ,
Aklıyla seninle birlikte onlara karşı savaşan biri mi ?..
Yoksa sert rüzgarları esmeye başlayınca kışın ,
Tüm bedeniyle bu soğuğu seninle birlikte hisseden biri mi ?..


Söyle bana dostum !
Nasıl bir sevgiydi aradığın ?
Sevgi yükseliştir derdim hep ,
Evrenin en güzel köşelerine…
Böyle bir sevgi miydi aradığın ?..
Sevgi dalıştır derdim bazen ,
En büyük okyanusun derinliğine…
Böyle bir sevgi miydi aradığın ?..
Evrenin en güzel köşeleri kalplerimiz ,
En büyük okyanus ise , bilincimiz…”


“Öğrenemeden gideceksin galiba , üzgünüm .
Ama bu soruları sormadım ki hiç kendime .
Geceleri beni uyutmayan başka bir soru var zihnimde :
Sevginin olmadığı bir yerde sevgiyi mi arıyorum ben ?
Sevgiden yoksun bir dünya daha beter cehennemden…”