2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1031
Okunma
Yolun düşünce bozkıra
Bulunmaz derdine çare
Boşalır sağın-solun
Kalır elinde kuru dalın!
Dört bir yanında yalnızlık
Kol gezer günahların-sevapların
Dillenir kırık sazın telinde
Perdeli umutların...
Yaşadıkların-yaşamadıkların!..
İsyankar olur söylenirsin
Dolandıkça boynuna sırtı dönük yılların:
“Bu ne hikmet, bu ne adalet”
Daha dün doğurmamış mıydı anam beni
Kaç yıl geçti ki beşiğimi bırakalı;
Bebekliğim, çocukluğum
Hani nerede o yalan gençliğim?
İş, eş, ev, telaş derken
Nasıl da çabuk devrilip geçti zaman
Bunca yoğunluğun içinde
Ne çabuk büyümüş,
Adam olmuşum meğer!..
Şimdi zirvedeyim
Ama dönüyorum geriye;
Sayarak rakamları tersinden
Her gün bir adım, bir adım daha
Kayıyor toprak ayağımdan!
Biliyorum bitti, bitecek bu ömür
Geldiğim gibi gideceğim
Sırtım dönükken
Bilmem ki sevdiklerime
Nasıl veda edeceğim!..
Rukiye Çelik
16 Eylül 2009