3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1833
Okunma

Güneş kızıl örtüsünü yavaş yavaş örtmekte
Kayan yıldız gibi bir gün, yine sona ermekte
Dağların yamaçları kuytulara kaçmakta
Zirvelerin dudakları yalnızlığa değmekte…
Sessiz sessiz buharlaşır günün son ışıkları
Biten günle dürülür umut yıkılışları
Yarınlara ısmarlanır hayaller birer birer
Hayat bu sürer gider, iniş ve çıkışları…
Akşam rüzgârları başlar hafif hafif esmeye
Bin bir rayiha taşır sinesinde her yere
Sonra tutar karanlığın ellerini yavaşça
Utangaç akşamları kavuşturur geceye…
Gece koynuna alır hoyratça yeryüzünü
Her yer siyaha boyanır, giyinince hüznünü
Gözler bir ışık arar karanlık göz kırptıkça
Gönlü aydınlık olanlar Hakka döner yüzünü…
Gecenin ağırlığı omuzlara çökünce
Yorgun bedenler bir bir yataklara düşünce
Rabbe sadık âşıklar seccadeyle buluşur
Rahmet pınarları çağlar, ruh miraca erince…
En koyu karanlıklar sokakları gezerken
Her türlü melaneti birer birer örterken
Bu sessizlik içinde ne müthiş bir velvele
Mahrum ruhlar uykunun koynunda gecelerken…
Gülistanda bülbüller şafağı beklemekte
Virane bahçelerde baykuşlar inlemekte
Nice uyanık canlar Rabia edasıyla
Alınları secdede, Hakla sohbet etmekte…
Karanlığın içinden çıkıp ta gelir sesler
Bilalî bir sedadır, inler; ALLAH’Ü_EKBER!
İsrafil sanki o an sura üfürür durur
Aşina olan ruhlar işte bu anı bekler…
Şimdi kıyam vaktidir, hepsi ayağa kalkar
Bu kutlu ordulara melekler hayran bakar
Böyle bir manzarayı güneş te görsün diye
Uzatırda başını, tan yerlerini yakar…
LÂYEZÂL
5.0
100% (3)