8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1691
Okunma
İnsanlar geldi zamansız...
Bir gün gönlün kapısı çaldı deli gibi
tokmak kıracak gibiydi kapıyı
gelen inatçıydı,
üşümüştü de üstelik
sığınmaya muhtaçtı
saçlarına yağmıştı bembeyaz kar taneleri
içerisi sıcaktı,içerisi yaz
kristaldi adamın teni,
yüreği ayaz...
Sıcak bir kan damladı içime...
Sımsıkı sarmak istedim nedensiz
yalan yok yürekte
tuttu ellerim ılık,hayali ellerini
genç ömrüm dayandı umarsızca
yorgun ömrüne...
Sevmeyi özlemiştik belli ki
sevilmeyi bir de
onda görmüştüm ben ilk kez
ayakların yerden nasıl kesildiğini
Alaaddin’in uçan halısına binmiştim oysa
ve bilemezdim ansızın ineceğimi...
Kristal adamla
kristal bir aşk yaşandı kısacık
ve korktu kırılmaktan,
sinsice yerleşti aklına ayrılık...
Adam karar verdi aniden
bağlanmamalıydı bu küçüğün yüreğine yüreği...
Ve bir gün usulca gitti
sessiz bir vedayla
geride enkaz
geride uçuşan küller bırakarak
bir de çabuk söner sandığı sinsi bir alev...
Sönmedi!
özlemin rüzgarı besledi o yangını
büyüdü
büyüdüm
gözyaşı yağmur oldu her gün
kendime yağdım
nerdesin ey KRİSTAL ADAM?
sen hayata erken gelmedin ki
ben sana geç kaldım...
Aşka geç kaldı küçüğün...
gökperim...