1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1190
Okunma
Sokaklarda şırıl şırıl sular akıyor
Efkarlanıp hain bir tutumda kendimi gözlüyorum
Ne zaman aradığım bir kayıp gibi
Yosun tutan köprülerden geçsem
Ağlıyorum hep mısralarımın içinde yürürken
Bir beden bir çift gözle ikiye ayrılıyor
Gece topa tüfeğe tutulan bir düş olduğunda
Yitik umutların buram buram duman tuttuğu
Acıların ganimetleri kaldı kalbimizde
Şimdi hiçbir şey yetmiyor yüreğimizi ıslatmaya
İçimizde ölü gibi yatan bir aşk perisi
Hiçbirşey sormayacaktık sana
Yıllardır böyle haber bekleyecektik
Büyük bir gümbürtüyle şehirdeki sudan
Ve ıslak saçlarıyla gece yağmurundan
Soluk soluğa siyah bir gece dururken terden
Zaman artık son dakikaların eşiğindedir
Bir feryat yükselir moraran yerlerimden
Odada bıraktığın eşyalar canlanıverir
Artık inine çekilmiş silah gölgesindeyim
Ömrüm bitti rüya hala devam ediyor
Solgun yüzümü nerde görsem
İsli odalardaki eski fotoğraflar arasında
Gün o gündür yüreğindeki acıyı anlatmaya
Hikayenin bir köşesinde hatıralar üretirken
M.Arifoğlu