7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1297
Okunma
Armonik çalan bir genç ve dağlar
Dağlar giriyor düşlerimden içeri
Üzeri pul pul, boz bir canavarı çiğneyen
Her tepinişinde karlı tepeler
Altında, pençe çiğ altında
Vurur daha bir işte kalbim
Dans edip eşini çağırdıkça
Ben yaşlarda delikanlı
Ayaklanır, ona nakarat dizerim
Coşkuyla zıplar o kızın seven yanında
Bense çiçeklerden boyun bağı yaparım
Nergis, çiğdem ve laleden yana
Sarıp sarmalayıp ödülleri
Koşarım hayallerle zirvelere
Işıl ışıl yıldızlara bakan
Üzerinde kartal yavrularının
Dehşetli, fakat toy, şaşkın bakışları
Anaların çığlık çığlık dönüşleri
Havayı arşınlayan
Pençeyle kulaçlayan
Sığınanların yardımcısı
Düşmanları orta yerinden çatlatacak
Güçte gagalar...
Birden ilk ekspresten çıkan düdük sesleri
Kurulmuş düğün alayları
Bir de elde kimi çağalay
Kimi kopuz
Dernek tamam işte
Genç bakmadan can yakan
Hayrına kız kaldırır meydana
Yorgun düşene değin oynanacak
Lezginka, sekr tam olana değin
Buzadan sarhoş olana değin
Tamateler
Kutlu söylevler yerine geçer
Tahtdan değil
Yükselen ses yeryüzünden
Ses insanca, doğal, Dağıstanca
Bulut bulut çağırır rahmet, bereket
Gelip bulunca dostunu yaya kaldırımlarında
Sıçrayan kara nefesi olsun çamurun
Biz neyiz ki yabancı olsun bize
Bulanık tarafları yağmur sularının
Hem Dağıstanca dökülüyor düşlere
Çiçek en kokulusundan
Atayurt hasretiyle
Boğazda soğuk odamda
Hem şiir dolanıyor
Takırdayan dişlerime...