10
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1878
Okunma

Yedi Tepeli şehrin
Gecelerine dalarken düşlerim
Balta vurgunu dalların
Kan revan gülüşlerine inat
Çılgın bir sevişmenin ortasında
Kesilir nefesim bir anda...
Saçlarıma gölgesi düşer
Ayrılık mevsiminin.
Hazin bir hıçkırığın
İçli nağmelerinden dökülür
Yedi tepenin karanlığına
Öfke nöbetlerinin
Kusmuk kalıntıları arasında
Pusuda küfürlerim...
Altı gün değil miydi senin de doğuşun
Fani dünya...
Nasıl da acımasızdı insanoğlu
Nasıl da kin ve nefret dolu
Önce Habil ve Kabil
Sonra niceleri düşman oldu birbirine
Oysa...
Oysa sevgi üzerine
Bir aşk uğruna yaratılmıştı alemler...
Böyle mi olacaktı
Böylesine kirlenecek miydi
Dokunduğu herşey insanoğlunun...
Felaketin, felaketi olacaktı
Bilseydi ya...
Milattan önce, milattan sonra
Asırlar denildi
Zamana kefen biçildi çılgınca...
Asırlar yıllara
Yıllar mevsimlere
Mevsimler aylara
Aylar haftalara
Haftalar günlere
Günler saatlere, dakikalara, saniyelere
Ve son bir hamle ile saliselere...
Topla, çıkar, böl, çarp...
Veresiye defterine döndü herşeyimiz....
Neden dört mevsim denildi de
Ara geçişlerin adı unutuldu
İklimler değişti...
Hiç görünmeyen
Bilinmeyen dönencelerin ortasında
Öylece kalakaldık
Panik atak durumunda
Şizofren hayallerimizle başbaşa...
Korku filmlerine taş çıkartan
İşkence sahneleri ile süsledik
Kendimiz yazıp kendimizin oynadığı
Depresif senaryoları...
Hangi utanmaz vermişti bu emri
Bilinçaltı denilen mekanizmaya...
Ergenlik, menapoz, andropozlarda kaybettik
En masum
En harika günlerimizi...
Kılıflar uydurduk
Edepsizliklerimizi saklamak için.
Tımarhaneler diktik
Ömür bahçemizin tam ortasına.
Demir parmaklıklı pencerelerden bakan
Aşklar oluşturduk cinnet makamında...
Oysa...oysa...oysa....
Mavi bir iklimin yaşadığı bu coğrafyada
Masmavi düşlerin
Sıcacık gülüşlerin
Titreyen yüreklerin bulunduğu
Bir dünyaya gebeydi
Her zaman
Düşlerim !!!
Eylül GÖKDEMİR... 03.08.2007
5.0
100% (6)