Artık, ‘gideceğim’ diye korkuyorum buralardan,
Çünkü zaman da kalmadı hiç,
Şu mevsim, belki de son demi yüreğin,
Yılları devirsene gönül şimdi,
unutsana dilindeki o yeminleri!
Bu mudur sinendeki suç?
binlerce defa soracağım,
Akıntıya kürek çekse de son kayık,
Yarin cilvesine nispet;
hadi, bir zeybek çevirsene!
Yalana tok işte elalem;
sana bıyık altından gülmece,
İlle de yiyecek deli başım,
şu kaderin şamarını.

‘Sonra nasıl geleceğim’; bunu bilmiyorum
Yüzüne güleceğim yine,
tarlaya dönen çizgiler arasından,
‘işte, buradayım!’ diyeceğim gamzene,
İzin verse de boğaza kilit düğümler, vermese de
Seni, yad ellerde yürekten bihaber,
Sevda cahillerine bırakmayacağım.

Sonraki baharlar çok farklı olacak;
gerçekten böyle umacağım sarı sayfaları,
Sen kalacaksın çünkü, goncası olup gülün;
bir sevda çiçeği çizip, rengarenk; öyle açacaksın,
hediyem olacak sana göğün kuşağı;
kara çalmayacaksın asla,
inadına vuracaksın yediveren kadar,
Yedisinden yetmişine herkes bilecek seni,
Belki taze bir cana düşüp, haşır neşir;
ölümüne seveceksin boş çeneği.

Kum tanelerine bak;
ne çabuk akıyor camdan!
Sise, boya dayanmıyor,
Ay dedeye hesap soruyor yakamoz,
Naza çekiyor işi, yar;
Tozu dumana katmış, kaçıyor
Sevda, toruna miras kalmış.

Çöldesin,
sevdaya kör kalıyor akrep
Gözlerde fer yok,
bakmaya ne hacet!
Zor seçiyor yari, yayından fırlayan tüylü ok,
Yıldız saymaksa, çok gerilerde kalmış,
Eline değecekmiş elim;
ne gezer!
Yıllar bana kambur, bel vermiş yürek
Şimdi, dizlerim titriyor.

Yaşlı aslanı hor görme!
Postu pahalı ya sevdanın; fena yanmış
Karda kışta can derdine düşmüş bir gariban
Yüreği aynı yaşta,
Bir de yüzündeki çizgilere bak;
Çatılmış tüfeklere inat; çapraz ateşte pişmiş,
Tek atışta vuramaz artık; karavana işte!
Yine de bir şey var;
hala pırpır ediyor içinde.

Lamı cimi yok;
O, sevmeyi biliyor.

28.05-23.06.2009