2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1021
Okunma

[ itaONLARA VADEDİLEN YARIN
Kimse başkasına vadedemez yarını
Ölürken çocuklarımız sokakta
Kalkıp geldikleri uzak köylerden
Getirdikleri umut kırıntılarını
Tüketirlerken varoşlarda
Kanadı kırık serçe sesinde
Kuru dalda yeşil tırtıl
Kaldığımızın resmidir İstanbul
Bozkır çocuğuyduk biz
Hamurumuz ak balçıkla yoğrulmuş
Duyduk ki kentlerin toprağı altınmış
Bir altın da bize ya nasip
Deyip yollara düştük
Elimizdeki gümüşten olduk
Çocuklara okul hayal babalara iş
İş kazası olmazsa trafik kazası var
Bulunmazsa oynarken kaldırımda
Üstüne üstüne yıkılır
Köhnemiş düzenin kara yapıları
Beyoğlu’nda bir sokakta kalır
Belki de Kalyoncu Kulluğu’nda
Taşlar arasına sıkışıp kalır
O canını enkaz altında bırakır
Yoğunlaşıp kaybolur şehir sisinde
Gövdesi midir mitile sarılı duran
Yoksa geleceği mi yaşıtlarının?
Nasıl üryan merhaba dediyse yaşama
Bir nefes ağıtla
Öyle gider kefensiz ve tabutsuz
Al utançlarına sarılmış olarak büyüklerinin
Bir sağlam oyuncakla oynamadan
İzler mi kalır çocuk düşünden?
Bizim çocuklarımız sokakta ölür.
Kefensiz gömülür
Günah işlemedi ki bağışlansın
Ne cenaze arabası vardı ona verilecek
Ne birkaç metre toprak gömülecek
Otomobil bagajı ona yetecek
Bir yandan doğarken kendileri
Hayalleri gömülecek
Kaç gün kaç gece üşüdüğünde. Nisan 2002 Şirintepe
lik ]