14
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1728
Okunma

Yıkandım yıllarca aşk yunağında
Adadım beni çivisi çıkmış dünyaya.
Emdiler kanımı iliklerime kadar
Sonra da kansız dediler.
Meydanlar benimdi yıllarca
Günah çıkarır,
Sonra yine işlerdim.
Anladım sevmek zor zanaat.
Kitaplıklar dolusu yazdığım şiirler
Kafa tutardı erozyona,
Bendim iyiyi bilen akıl veren,
Anladım sevmek zor zanaat.
Zahmetsiz sabahlara açardım gözümü.
Bin yıllık çınar aşkla salınır,
Uçurur göçmen kuşları yenisini alır,
Şimdi günah çıkarıyorum sevmek zor zanaat.
Güneşim karartma yaptı. Doğmuyor senin olduğun şehre,
yastığın toprağa. Sende kal biraz karanlıkta. Gündüzde geceyi
yaşamayı biraz sen de bil. Neymiş göğünün kara bulut toplarıy-*
la örülü olması? Boyun damarlarının dışarı fırlamak için seninle
verdiği savaşı, sen de öğren biraz. Ben iyi bilirim bu sancıyı, iyi
bilirim bendeki kanmayan, hatta her gün biraz daha kanayan
yarayı. Hep söyleyeceğim…
Sen nereden bilirsin
Yüreğin ağlamasını.
Ben biliyorum, hala ağlıyor kanıyorum, kanayacakta.
Bilirsin kan görmeye dayanamazdım. Şimdi çoktan alıştım,
kan görmeye de, kabuk tutmayan yarayla yaşamaya da.
Alışıyor insan, alışıyorsun.
Korkma!
Sen de alışırsın, bu acıyla yaşamaya.
Önemli olan bu acıları yaşamak mı, ya da yaşanmışlıklardan
Ders almak mı?
Üşüyen kalplerimizi güneşle sıvamak mı, yoksa güneş hep var
diye yüreklerimizi soğuk tutmak mı?
Sonu yaşamakta bize düşür, “keşkeler”, türküsü söyleriz daha
sonra. İdare edemiyoruz, edemedik, idareli kullanamadık sevgiyi,
nefesimizi idareli kullanmalıyız ağıtlar için.
Anlarız ki acıyı bile idareli kullanmalıyız.
5.0
100% (5)