1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1105
Okunma
ne vakit seni düşünsem,
o vakit öpüşür
akreple yelkovanlar,
ve yüreğime vurur soğuk bir izmir akşamı
sana karşılık vermiştim,
duygularımı ipotek altına,
sana büyüttüğüm aşk,
herkeze, bir beden büyük geliyordu
yani o kadar çoktu.
ne vakit seni düşünsem,
senine boyuna sevilen senin,
aklına düşmem de yeter,
tüm kelimelerimin çıplak kaldığı,
soğuk kış akşamlarında,
senin adının geçtiği, harflerle ısıtır kendini
sert görünen, yumuşak ünsüzler,
sen şimdi yanımda olsaydın,
nisan sarhoşluğu yaşamazdı,temmuzlar
ne vakit adını hecelesem,
hep aynı şekilde oluyor yokluğun,
ki;
yokluğunda akıtılan güzyaşları,
damlaya damlaya göl oluşturdu,
resminin eşliğine,
çok düşündüm ama,
kafiye bulamadım yüreğine,
sen yokken karanlıkmış o şehirde.
sahi, gözlerinden başka
güneş yok mu ege de.
sen ordan gittiğinde,
ardından kalır kocaman devrik bir cümle.
senden söz açıyordum hep dost sohpetlerinde,
adının geçmesi o kadar hoştu ki;
gülüyorduk adının ezgisiyle,
her nesneye adını yapıştırıyordum
ve yürümeye çalışıyordum, resminin gölgesiyle
ve sana kurduğum, cümlelerin
hepsinin öznesi
yüreğimde gizleniyordu.
bilirsin sen adının ingilizcesini,
ama;
güzeldir, adını türkçe seslendirmesi
sana bir kamyon dolusu
sözcüklerim vardı söylemek istediğim.
istemedin...
ne vakit seni düşünsem,
bir kuşun kanadıyla çizilir resmin
bakakalırım resmine,
ve anında varırım,
otobandan yüreğine.
emanet etmişsin güzelliğini,
asırlardan beri o şehre,
şimdi anlıyorum;
herkesin neden bu kadar çok istediğini,
güzelliğini emanet ettiğin şehri.
bir tek yüreğin sergilenmez,
yalancı vitrinlerde.
sende ben, tüm gecelerin
gerçekçi esmerliğini gördüm.
kangren olmuştur, yüreğim artık
sensizliğiin yaz mevsimlerinde,
unuttuğun liseli anlarında,
gülerken,gözlerin ilişti gözlerime.
haberin yoktu.
avuçlarından gemileri kaldırıyordum,
yasak bir geçiş yapıyordum,
yüzünün gümrüğünden.
haberin yoktu.
senden başka bir şey alınamıyor,
sana biriktirdiğm duygulardan.
evvel zamanı, kalbur zamana bağlayan
gecede,
seni düşünmek yasaktır,
kambur kalır düşüncelerim, yokuluğunun esaretinde,
oysa ben;
ne vakit seni düşünsem,
seni sevmekle ıslatırım,
ege kıyılarını.
her dilde aynıdır yokluğun,
her renkte,
her şekilde,
yoksun işte.
gidişin kaldı bir tek,
hiç gelmediğin yüreğimin,
masa örtüsünün üstünde,
seslenmek istedim sana,
bir şiir ezgisiyle,
çok düşündüm ama,
kafiye bulamadım yüreğine.
sen yokken karanlıkmış o şehirde.
sahi gözlerinden başka,
güneş yok mu ege de.
sen ordan gittiğinde,
ardından kalır kocaman devrik bir cümle;
GİDERKEN
GÖTÜR
BENİ
DE
............................................