zerdalim,
yüreğimin meyvesi,
yoksun sen
üşürüm kar giyinmiş
topraklar gibi
ancak ısıtır beni yanağından aldığım
ağustos sıcaklığı bir öpüş
’Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım’
bil ki razı değilim
senin olmadığın kışların soğukluğuna
üşürüm,
yirmidört ayar bir yalnızlık sarar yüreğimi
susarım
avazımın çıktığı kadar
sana yeni sevdalar yazarım
senden habersiz,
yüreğimde
gülüşü zerdali aromalı bi insan konaklar
’Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım’
suçu yok
aşk trafiğinde ehliyetsiz olmanın
ne demişler
aşkın yaşı da yok
kimi ilkokul pencerelerinden
tebeşir uzatır sevdiğinin eline
kimi yaşlılığının eşiğinde
çiçekler koyar sevdiğinin kabrine
ben hangisini yapayım zerdalilerine

zerdalim,
yüreğimin meyvesi,
sana yaşanılası iklimlerden
umut kokan sevdalar biriktirdim
sen üzülme
bir gecenin üçünde sızıverdin yüreğime
neyleyeyim
hususi saate baktım
aklıma girdiğinde,
rehin alındı şimdi yüreğim,
zerdalilerine
’Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım’
birleşir bir gün zerdalisiyle dalı
ama bekle
ne çıkar beklemekten
söyle sevdiğim
gözlerin
hangi piyangonun ikramiyesi
amortoyi de razıyım
sana ait bir şey olsun yeter
saklıdır gözlerinde
bi romanın gizli satırları
ve ana fikri
sen şimdi orda öylece dur
yangın olurum üşürsen
buz tutarım yanarsan


zerdalim,
yüreğimin meyvesi,
anahtarısın gönlümün kapısını açan
gözlerini gördüm
bir sevdadan kaçan
kaçakken yüreğime saklanan,
korkma
hiç bir çilingir açamaz
en kilitli kapılarını yüreğimin
o kapıları zerdalilerin korur
’Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım’
yüreğini yüreğime sarayım


sende bende seni seviyoruz
ve korkuyoruz
acıtmamızdan birbirimizi
zerdalim,
yüreğimin meyvesi,
üşüyorum
sıcaklığınla ısınıyorum
zordur ya insan için söylemek
ama
sakın gitme
’’seni çok seviyorum’’
...