7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
988
Okunma
I
İşte burada, fırtına öncesi sessizlikte tanıştık bu soruyla
Sakin fakat güvensiz sanki bir an uçacakmış gibi
Çıt çıkarmadan, amaçsız ve swit dahi yaptığından habersiz
Bütün bunca haberli şey olurken ve tak tak atarken
Dünya’nın kalbi, doğanın çehresinde ve önemlisi anayurt
İçin için kana gelmekteyken, dinle ey sevgili gafil
Sen düşünceye kanatsız, duyguya sağır, sanattan uzak
Topla haydi eşikte uyuyan bohçanı, koy eyerini kısrağa
İftira gelmeden yetiş iftara, kurul Argun sofrasına
Ki onlar ırmaklarından hem su, hem can, hem kan alırlar
Heybetli onurlu dağların eriyen karlarından nasiplerine
II
Bak ki uzun kemerli burnu değmede
Göklerin çelik gerdanına mertlerin
Sürtülen kama yürekler, zafere bilenmede
Kılıçlara kın olmada öfkelerin tarihi.
III
Fakat sakin, fakat kararsız, fakat güvensiz hala
Yitirilmiş ormanların, kaybedilmiş dağların düş kırıklıkları
-Daha çok mu seven varmış bu mukaddesleri?
Bunu yanıtlamasını dahi bilemiyorsun
Dur, düşün, silkelen
Sen daha fazla sevmesini öğrenememişsin! -
IV
Dileklerin karpuz, kestiğin inançların, yokolan umutların
Yediğin bin halttır ki, -unutmaların! -
Çift ucunu da bağlamış başıbozukluk engizisyonu
Bu geçtiğimiz asma köprü, ufak bir rüzgarda sallanıyor
Adımlarımız ah! Orta ırmak coşkusu olmalı
Şimdi orada taa savaş kulelerinin
Uzaklarda ki gölgelerinde
Dinmeli kan
Sinmeli yürüyüş
Konuşmalı mantık, geçmişten alarak ders
Konuşmalı mantık, hemen şimdi
“Ne yapmalı? ” kutlu soru! ...