20
Yorum
7
Beğeni
4,9
Puan
2533
Okunma

Dudaklarımda çivili kalan adın
çisil çisildi bir yağmur önce
ki yağmurun gelişini gözlerinden anlardım
sen toprağın kokusuna yatmadan önce
O yağmurlar
gözlerimden dökülmeden
avut...
gitme diyemedim...
Terk-i diyar yazıldı amel defterine
basıp geçti ayakların / ellerime
ezildi yüzleri feryat figan
Mazgal kenarlarına adım yazılmadan
kaldır...
gitme diyemedim...
Yorgun kanatlarında günah kokusu
soğuk nefesiyle nefsin buyruğu
sahipsiz ferman
Kapımın eşiğinde duran ayazdan
üşüdü tenim
sarıl...
gitme diyemedim...
Başakların terinden devşirilmiş saçlarında
nimet tazeliği
şöyle ikiye bölüp
sabah namaz sonrası
çekip içime derin
canım...
gitme diyemedim...
Devrilmeye meyilli belki yeminli
köklerin
ki küçüklüğünden kalmadır
gamzelerinde oturan
kırılgan mevsim
Gönül kırıklarımı
sar...
gitme diyemedim...
Çaparilerine yakalandı dengem
iğneler bozdu bakirliğimi
Dudaklarımı yolladım intihara
dalgaların koynuna
koymadan veda bûsesi
Tekrar fersah fersah denize
-ki dönersem boğulurum kaderde-
atma...
gitme diyemedim...
Yol yordam bilmeyen gönül benimki
çizgilerimde bolca silgi kullanılmış
Çok yanım yitip gitmiş
hoyrat ellerde yanmış
Yüzümün yarısı
bulanık aynaların dibinde
Yunusun karnında
yarım yamalak bu halde
bırakma...
gitme diyemedim...
Fıtratına dört mevsim yazılmış
fütursuz rüzgardı ellerin
Saçlarımı bağlayıp peşine sürüklendim
acıdı gözlerim de
Nemrudun ateşinde
yakma...
gitme diyemedim...
Özgür SARAÇ/Râzı