1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1253
Okunma
çöl rüzgarı gibi sadece dilediğin yere estin
tozu dumana katıp...
dikkafalılığın, başını alıp gitmelerin
sana sahip olduğunu düşünenlere bir tokat gibi çarptığın,
kimsenin kadını olmadın!
senin erkeklerin oldu
nasılda bunun farkındaydın...
herşeyi anlamak ve bilmek zorundaydın sanki..
sen ay ışığı prensesi...karlar kraliçesi...
hizmetkarınız olmaktan gurur duyarım...
aklımın bütün sivriliklerini düzeltip sakinlestriyor gibi..
uysal bir kedi hani boynunu okşayınca gözlerini kapayıp
kendini bırakır ya parmaklarının arasına.
eskiden izlediğim bir çizgi filmin müziğini anımsattı bana
daha 13 yaşındayken ve bir sürü bahane uydururken okula gitmemek için
şimdide yanından ayrılmamak için bin tane bahane ararken
yüklediğim bütün tanımlamaları unutup sana
yeniden keşfetmeye çalışırken:
-merhaba hanımefendi...geçiyordum ben aslında..
konuşamamak gibi hani cok heyecanlanıp kızarırken yüzün
olmadık yerde susmak
bulamamak doğru kelimeyi doğru kafiyeyi
sanki hic şiir yazmamış gibi
sanki sana hic yazılmamış gibi...
ve ne güzel yerinde, bulmak seni
sanki hiç ayrılmamışız
hiçbirsey olmamıs gibi..
hoşcakal deyip bana gitme nolur
hoşca kalamıyorum ben her gidişinden sonra..
kalanım evet,
gelirsin diye rüşvetler verip aklıma
gelmedigin her an
uzatma dakikalar için bahaneler uyduran
gitmen gerekiyorsa git...
yeniden, gelişin icin zaman tanı bana
ama biliyorsunki ve biliyorumki
sonraki gelişinde
yetmeyecek varlığın
daha fazlasını medet umup
maddeye dönüşecek aklımdaki izdüşümlerin
ve seni gormek ve sana dokunmak ve sana ait olmak icin
planlar yapacağım
olmadık yerinden kırılacak umutlarım
tamiri imkansız
tarifi zor
görücü usulü evlilik gibi birşey bu
gördükten sonra boşanmak için
bir başka görücü gerekmeyecek
yaşandıktan sonra geri dönülüp
sana uymayanlar
bir kalemin arkasındaki silgiyle silinemeyecek...