5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2491
Okunma

Onurlu Analara… Cumartesi Annelerine…
18/1
baş döndürücü, çok kültürlü
açık gri döngüde metropol görüntün
fuarların, konserlerin
uluslararası festivallerin
dargın denizlerin, yürüyüşlerin
küskün mitinglerin, küskün minarelerin
hüzünlü, büyüleyici atmosferin mi?
binlerce yıl birbirine düşman
binlerce yıl birbirine kardeş
uygarlıklar taşıyan dünyaca
dünyaca ünlü, barışık, kırgın
yorgun tarihi yapıların
yenilir, yutulur, kaygılı
masum balıkların
endişeli dost köprülerin
sanat etkinliklerin, müzelerin
olağanüstü güzellikte
doyumsuz boğazın
varsıl, umutlu, bıçkın
atılgan martıların, borsan mı?
özürlü, özürsüz çok değerleri mahveden
göz yaşartan ölü seviciliğin, ben seviciliğin
atardamarı yalanıyla boş vericiliğin
baş eğdiriciliğin şeffaf karakolları
basın toplantıları, cezaevleri, işyerleri
çarşıları, barları, özel okulları, kolejleri
orta dereceli, yüksek okulları mı nedir?
nedir, seni en güzel eden?
bütün şehirlerden ne,
noktasız, virgülsüz İstanbul?
18/2
gün ışığında gündüz telaşı/n
gece karanlığında gece hayatı/n mı
yeddi, yöresi günahlı küfür, umarsız kusur
yeni tanrılara, tanrıçalara, kır/allara
günübirlik ibadetin
ibadetler dizisinin bir parçası
yargılı, yargısız, haksız infazların
faili belli, faili meçhul
cinayetler/in, kayıplar/ın
kimsesiz çocuklar/ın mı?
koyu fırsat, kalleşlik, vurgun
gözdağı ve tevekkülle uzlaşmış
borsacı kalabalığın, kargaşalığın ortasında
itibarsız... korkutulmuş... ezik...
yedi yanı borç, yedi yanı hacet
yandan tütüyorsa dumanı rızasız
sömürülen apartmanların, yalıların
gecekonduların, konakların...
çaresizlikten, yoksulluktan, umuttan
yabancılaşmaya yüz tutmuş
yaralı, yalnız ve uzak, kimsesiz
yankılanırsa bin acıya bin acıdan
iz bırakarak çığlık çığlığa
çığlık çığlığa gönül birliği
gönül hoşluğu yoksa içinde nedir?
nedir, seni en güzel eden
bütün şehirlerden ne?
sorusuz, ünlemsiz İstanbul!
18/3
kırk katırlı, kırk satırlı, modalı şehir
başı pare pare dumanlı şehir
gözleri, kulakları kapalı şehir
gözleri, kulakları kapalı şehir
kaç kez sancılandın, kaç kez sevindin
yaşam sever, insan sever, canlı sever
ağzı var, dili yok, kınalı şehir
ağzı var, dili yok, kınalı şehir
katıksız, haramsız, bir cana ilişmemiş
çocuk kadar masum, dürüst aydın...
kaç insanın kursağında kaldı hayat
beyni paramparça, boyalı şehir
beyni paramparça, boyalı şehir
kaç yâr’e yar oldun mesken tuttular
kaç boğaz kesildi yemeden, içmeden
damatlıklar, gelinlikler giyemeden
mürüvvete, mutluluğa eremeden?
kaç boğazkesen beledin, besledin
büyüttün de asker eyledin...
asker eyledin?
yemedin yedirdin, giymedin giydirdin
ölü sevici, ben sevici baş eyledin...
baş eyledin…
biçare başlara kanlı, canlı taş eyledin?
kimi acemi, ustalıklı, kır/al sadakalı, sadakasız
kimi artist, politikacı, devlet adamı ünlü, ünsüz
kimi çiçeksiz hoşsohbet zengin sırlı, sırsız...
kimi amansız, acımasız çoğaltır soluksuz acıyı
...zehir eyler içerini...
yanmaz mı yüreğin avuçlarında
günlerce
elleri koynunda büyüyecek
çocukların
insan çığlıklarıyla?
geçmesin geçmesin geçmesin günlerin
noktasız, virgülsüz... İstanbul!
geçmesin geçmesin geçmesin günlerin
sorusuz, ünlemsiz... İstanbul!
Mart 1996