0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1001
Okunma
aşkın -e halinde gibi
toprağa düşünce filizlenen gül fidanı
ve uyandığın kabuslardan arta kalan
alnından damlamaya hazır ter damlaları
ne tamamlanabiliyor sonuna nokta konulunca bu satırlar
ne de üç noktayla geniş zamanlara sarkıtılıyor,
mutluluk zamanları...
hep bir yetersizlik
hep bir güven kaygısı
duymak istediğmiz en büyük yalanı sevdiklerimizden bekleriz
belkide uğradığımız ihanetlerin büyüklüğü kadar
kendimizi büyük görme çabamız...
ne sırtından bıçaklanabilecek kadar sezar olabildik,
ne de elinde bıçağı elinde tutabilecek kadar brütüs.
ne bir arenanın kumları arasına saklandı kalbimiz
ne de bir paslı bir zincirle tutturuldu bileklerimize
hala bir alışma çabası
kendi söyledigimiz yalanların peşinden giderken
hep sonunu merak ettik bu filmin
sanki biz yazmamışız gibi hikayesini...
şimdi ne ekleyebiliyorum üstüne yaşadıklarımın
ne de çıkarabiliyorum aklımdan.
saatleri belirlenmiş bir sevdanın
gelip giderken kart basan işcileri gibiydik
ay sonunda geç geldiği dakikaları sevdasından düşülen...
mazeretsiz üç gün geç kaldı diye
planlanmış bir sevdanın sofrasından kovulan
ve hala hiç bir yasa tarafından güvence altına alınmayan
kaçak çalışan işçileriydik
asgari sevgi karşılığında
ilk gördügü kız çocuğuna tutulan...