5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1047
Okunma

Geldim… Yoktun!
Yeşil gözlerimden aktı yağmur damlaları,
Kayıptım…
Sen, uzakların kadınıydın!
Oysa ben seninle,
Küçücük bir kara parçasında karşılaşmayı beklerken,
Hayatın nedenli bir düşüş olduğunu bilemeyecek kadar sendim.
Geldim… Seninim işte;
Hadi yutmak istercesine tut bedenimden
Ve sarıl, sakın hiç bırakma,
İşte o anın hayaliyle dünyaya sarıldığımı hisset!
Çığlıklarımdan kopan her parçanın nasıl “sen” olduğunu gör.
Çünkü ben, aslında kırık bir kemandan çıkan ses kadarım;
İlk defa bu kadar içimdekileri hissediyorum… Seviyorum!
Ve bil sevgilim;
Ben seni değil, senden gelenleri sığdıramadım yüreğime,
Ne zaman sesini duysam, saçların fazla geldi bana;
Göğsüme doğru tırmanan kanım da, beni “sen” olmak için yaşatıyordu!
Her şeyi çok iyi biliyordum… İçimdeydin, bu yüzden içimi seviyordum.
(şimdi sevmelerde, sevişmelerde yasak bana!)
Yani sevgilim… Geldim işte!
Ama yoktun ki, ne saçın, ne de o rüzgârlar,
Şimdi hiçbir şey geri getiremez o günleri…
Ben bu dünyaya seni yoklamaya gelmiştim/ Şimdi siyah bir yokluktayım…
Kimseye söz etme bunlardan… Anlamazlar/ zaten anlatamayız da
Emre onbey
5.0
100% (3)