4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
741
Okunma
Küçük puntolu ince fısıltılar
Duvarlara asılırlar hep çakılırlar
Bilinmez bakıcılar son alıcılar
Koca koca duran yüreklerimiz
Bir taşı sökemez Arnavut denen kaldırımda
Yürür, yürür Taksim’den Tünel’e çaresiz
Garip sonlar, şaşkın bitişler yanımdan geçer
Sessiz, çaresiz, omuz vurur özürsüz
Arnavutların arasında kaybolurum sonra ben
Dolu gözler, bitkin hayatlar, kalpsiz ben
Oturur Tünel’in duvarları yorgun yorgun
Almazlar bir türlü, bende yorgun
Anason başakları, asmalar salkım, onlarda yorgun