1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1318
Okunma
En son bir fotoğrafsın bir türlü çekemediğim
Tuvalde yarım bir resim ama bilmezsin
Bilemezsin renkleri bir türlü veremediğim
Bir kitap başucumda sonunu hiç değiştirmediğin
Bir yangın öyle içten kalakalmış ruhları kavuran
Rüzgarından ürkütüp ardına baktırmayan
Her gün yenisi tükenmiyor tüten duman
İstanbul’un küçük elleri kimi zaman
Bazen Bursa’nın küçük ayakları tekrar başlatan
O canım göl çalmış kızıla uzaktan uzaktan
Geceleri yayılır ıslak dualar bizim namazgahtan
Bahçesi selvili sıcak taşları kan ağlayan
Eski bir elbise üzerinde saçlardı gece yağmurda ıslanan
Ahşap cevizden sandıktı eskilerden kapağı aralanan
Eşsiz el işi nuru oymalar tüm gözleri kamaştıran
Küçücük bir nefes ve ardından kapanan
Kapanırken bu hayatı birlikte karartan
Beliriyor usul usul hoyratça ucu sonun
Ne sen bilebildin ne de ben fark edebildim
Sade başlangıcıydı bu ömürlük eziyetin
Başka ömrümüz var mı sordum söylemedin
Çok acıdır hiç kimse anlam veremedi
Gözlerden akan canların deli hasretliğini
Duyguların bitmez uyumlu nazik danslarını
Birbirini tutamamış tenlerin bebek ellerini
Ve soğuktan yakan hüznünü buluşmuş ruhların
Sevmişlerin o bitiren sarhoş iştahını
Hele eski sandıklarda o toz konmayan
Tutsak sevdaların sessiz haykıran ağırlığını
Olmadı bizden başka taşıyan
Sen bir tutam saklarken yine derinlere
Ben gönderdim koca bir hayat göklere
Tutunmuş kulaklarında keskin bir melodi
Sürekli kolunda o fısıltı bir radyodan eski mi eski
Başka bir yaşamın kendisi titrek ellerindeki
Biri bırakırken canı diğeri zorla bıraktı cananı
Döküyor dikili ağacım eteklerine yapraklarını
Döndürdüler geceye tüm zamanı
Katran kara her yer bir fener geriye kaldı
By BY