4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
985
Okunma

Sessiz bir dokunuştu içimde ürperen yalnızlık.
Sade bir karanlık, huysuz siyahlığı ile
Perde ile örtüyor gözlerimin önüne…
Yüreğimdeki sen ısıtıyorsun bedenimi sadece
Dudaklarım dudaklarının müptelası
Ellerin küsmüş elime ki dokunamıyor bir kere…
Susuz kalan dudaklarım çatlamış, bir ağaç kabuğu gibi
Yanaklarımdan süzülen yaşlar ıslatıyor sessizce
Durduramıyorum yüreğimi atıyor delicesine
Seni istiyor, ağlıyor günlerce…
Bu sensizliğe medet ey sevgili!
Paramparça kalbim durmuyor yine…
Sus ey sessizlik!
Sus ey zaman! Susun yıldızlar!
Yeter artık!
Yetmedi mi bu kadar çığlıklarınız?
Yetmedi mi yüzüme karşı vurduğunuz cümleler?
Yetmedi mi bu çektiğim çileler?
Yetmedi mi beni yerden yere vuran bu günler?
Yetmedi mi?
Yetmedi mi bu karanlıklar?
Sızlayan hıçkırıklar…
Benimle ağlayan anılar…
Yetmedi mi?
Boş çerçeveler bakıyor soğuk yüzüme.
Ürperiyor içim o son gidişini düşündükçe…
Her şey açık, ortada yayılmış dertler bir bir.
Gözlerimi kapasam hayali sarıyor her yere.
Sessiz duvarlar konuşuyor teker teker…
Islanmış anılar birer birer…
Geride kalan son hatıralar…
Bu ağlayan son mektuplar…
Kalem tutmuyor titreyen ellerim,
Bu son çırpınışlar…
Yürüyorum yalnızlık sokaklarında,
Issız, sonu görünmeyen bu yolculuğa,
Dolaşıyorum bilinmeyen sessizlikte…
Suskun oldu artık çareler,
Dökülüyor gözlerimden yağmur misali…
Ömrüm susmuş, bu son fasıl sanki…
Ellerimi açmış haykırıyorum semaya;
Ey susan zaman!
Zaten her şey serili önümde,
Artık nasıl geçersen geç...
RÜZGÂR