4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1582
Okunma
Bir adam tanımıştım
Sokakta doğup, sokaklarda büyüyen
Ve bir gün ansızın
Belki de doğduğu sokakta
Acılar içinde,
Tek başına ölen.
Bu şiirimi, onun ağzından ona adıyorum;
Zararın neresinden dönersek, kârdır sanıyorum
Sevdiklerinizle mutlu bir ömür diliyor, saygılar sunuyorum...
KÖPRÜ ALTI
"Bir elimde şişem var bir elimde cigara;
Hele otlaktansa değme gitsin tadına.
Yastık olmuş yaslandığım, beton duvarlar,
Öksürtür oldu, çektiğim fırtlar, dumanlar.
Soluk benzim var, dişlerim kara sarı.
Yanaklarım çökmüş, saçlarım alacalı.
Yüzümdeki çizgilerin sayısını ben bile bilmem,
Kırkıma yeni bastım, zannedersin atmış altı.
Sırtımda çul gibi yırtık pırtık bir ceket,
Pantolonum çuval gibi, cekete nispet.
Gömlek, çöp mağazadan; kaliteli ipek,
Arada bir çıkıp da sırıtır, yaramaz göbek.
Akşamları lüks bar olur; bizim köprü altı.
Soğuk hava zırva vallah, sıcaklık elli altı.
Her gece baştan açılır, midye şarap hattı,
Bayram,seyran; ayyaş yurdu, bizim köprü altı.
Arada bir köprüden bir iki tren geçer,
Bizim topal aşık içtikçe kendinden geçer.
Boş versene ulan ! Çalışarak hayat geçmez ;
Geçerse, köprü altında, hasbilikten geçer.
Şaraplar bitince hayaller başlar.
Ardından dökülür, kanlı yaşlar.
Sonra Nalan gelir aklıma; rüyalarımın kadını,
Ölürsem, koynu olsun, mezarımdaki taşlar.
Sen ! Virane köprü altı; güzel evim, barkım
Saray diyorum sana, senden yana bahtım.
Kutsal yerlere laf söylemek mi ? Sümme haşa!
Ama, gel gör ki burda dönüyor, benim çarkım."