28
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2986
Okunma

– 41 diye başlar hüzün __
ölülerini gömdüm şehrin
meryem soluklu İsa’ydı yüreğime inen
taşlıklarda öldürdüğüm
geç kalmış baharlara hasret
ruhumun pembe soytarısı/
kendi yavrusuna aç şahmaran
zembille tanrılar uçurdum gözbebeklerinde
şimdi acının hangi renginde / dilinde kusmak gerek
göz bebeklerin damlarken avuçlarıma
o buz mavisi şuursuz kırlangıçlardan
gri tren rayları çizerek geçer içimdeN
kalbimin sultasında yürüyen askerler
ellerinde çiçekten namlular
gözlerinde tabuttan mendille
hiçbir antolojide olmayan bu masalı
bozuk ve tozlu senfoniyle aktardılar dizelere
çünkü yansıması yoktu aynaların
öldürmek kadar zordu yaşatmak
buzul tepelerinde açan kardelenlere
“yalnızca susmak”, kaldı
soğuk ve metal bir hüzündü
sıcak narin o ten suskun
menekşeydi gülen
kesitsiz mor ve dik apostrofta
dijital yalnızlık ve gece
ürkünç komedi yaşam