Kafdağı'nın sözlük anlamının dünyayı çepeçevre sardığı düşünülen ,içinde in ve cinlerin bulunduğuna inanılan ,halk edebiyatı mitinde yer alan bir kavram olduğu görülür. Daha çok Masallarda yer alır. Şiire bu ön bilgiyle başlayınca şairin ikna edilmesine ortaya koyulan gerekçeler şairce bir düş olduğunu; bu söylenenlerin gerçekle ilgisinin olmadığını ve onlara şairin inanmayacağını belirten bir ön bilgiye sahip oluyorum. İlk bölümde yaşamdan kopmuş ve yaşama zevkini kaybetmiş bir ruh halindedir şair. İkinci bölümde ise bu acıların çeşniliği yansıtılmaya devam edilmiş ve şair çok acılar çekmiştir. Sevdikleri onu yanıltmış ,sever görünen çevresi "Ne kentler gördüm
Çıplaktılar çırılçıplak
Sinsiydiler geceleri sevdiler
Karayı örtüp omuzlarına
Aynaları kırdılar
Ürküp yansımalarından " dizelerinde olduğu gibi içi dışı olmayan hatta kendi davranışlarından ürkecek bir iğrençlik içinde olmuştur..Bunu izleyen dizelerde ise şair artık o seven yüreği zedelenmiş bir ruh haliyle kalmıştır."Sevdalar yaşadım
Adı sevda olmayan
Kelebek ömrü yüreklerde
Ruhum kirlendi " Sevdanın ne olduğunu ozamanlar bilmezken yaşadıkları ona sevmenin ne olduğunu öğretmiş olur.Bu güvenini yitirmiş ve yıkık haliyle çevresindekileri uyarır. Onlara zarar vereceği korkularını taşır. Ona güzellikler sunacağını söyleyen kişiye bu enkazdan sağ çıkmış birinin asla inanmayacağını söyleyen şair, bu yüzden anlatılanların bir masal olduğunu idda eder. İnanmaz. Şiiri okuduğumda bu kadar acı çeken birinin yoğurdu üflemesi gibi doğru bir davranışta olmasını çok doğal buluyorum. Sırça saraylar içinde kalmış ,bir taşın onu nasıl unufak ettiğini görmüş ve yersiz olduğunu ayazda kalınca anlamıştır. Artık sırça saraylar değil taştan duvarlar arar. Çünkü onlar taştan da olsa sağlamdır. Bir özyaşam şiiridir bu. Tebrikler, Hamiyet Hanım. İyi ki bu hal kalıcı değil.

saitacikgoz tarafından 2/21/2009 3:10:28 AM zamanında düzenlenmiştir.

saitacikgoz tarafından 2/21/2009 3:11:32 AM zamanında düzenlenmiştir.