19
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1914
Okunma

sızılı sabahlarda yankılanan sesi yalnızlığın
ıslak hüzünler bırakıyor çığlıklı boşluğuma
yırtılan sözün ayracı çelme ayağımda
kapaklanıyorum acıyla yokluğuna…
-hüzün buğusu saçlarımda
sığ çığlıklar gözlerimde devasa-
yırtılan yüzüme hüzün yamıyorum
kıvranırken yaralı şarkılar gramofonda
sürüklenen adın çürütüyor rutubetli kıyılarımı
incinen sözcükler taşıyor cam fanustan
suyun çatlayan sesine tuz sarıyorum
yüreğim sürgün düşleri özlerken
sığınacak kuytu arıyor kimsesiz bakışlarım
…
yorgun istasyonda pasaportsuz bir yolcu
her gece koşuyor rüyalarıma
avucumda kalan baygın kokusu
ve sapsarı rengiyle ruhumu ısıtan fulya
savrulup gidiyor uzaklara
ansızın patlayan fırtınayla…
sıçrıyorum
cama vuran sardunya tıkırtısıyla
uzun soluklu acılar zonkluyor şakağımda...
belleğin duvarlarını tırmalıyor maziye dair sorgular
neden her ayrılığın ardı sıra
kopuyor sağanaklar...
nafile telâşları bırakıp ardımda
yol alıyorum karanlığın çığlığına
sadece bir soğuk elveda kalıyor saklımda
bir de yağmurların örttüğü sesin aklımda…