50
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2140
Okunma


kendinden yitik bir maviyle beslenir hüzün...
akrebin aşkla zehirlediği gece yarısı
ıssız bir esinti
efkâr dolu hasret tutuşturur yüzüme
hazin bir tabloya resmedilirim
ertesi sevdalar yetiştirdiğim denizimde
yorgun ve eski bir tekne gibi
ayaz rüzgarlara kapılıp
masmavi derinliklere karışırken
bir çocuk düşürürüm iskele tarafımdan
hüzün uçlarına bırakırken yüreğimi
ölmek düşer payıma
ki helenistik bir hikayedir bu
büyütemediğim çocukluğuma
ağır geliyor düştüğüm yollara bedenim
ödediğim bedeller ruhuma
ağlayıp sevişirken ufuk çizgisiyle gözlerim
geceler hep sağır
aklım hep hüzne firarî
inceden bir sızı kalbimi okşarken
derin iç çekişler yapışır yakama
umutların tükendiği o munis an
bir martı ölür maviliğin ortasında
maziye gömülmüş keşmekeş anılarım
sararmış yapraklarla uçuşurken
duvarımda kırık bir çivi olup
düşürürüm hayat tablomu yere
kırılgan anılar batarken yüreğime
dokunduğum güller solar
aldığım hüzün soluğu ömrümü sıkar
kısır döngüler doğuruyorum hayatla ölüm arasında
terk ederken yasak düşleri meleklere
düş uçlarından atlayıp
mavi bir dipsizliğe çakılmak düşer payıma...
Harun PEHLİVANOĞLU