6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1569
Okunma

mahpusluk çekiyorum paslanmış parmaklıklar ardında
ne bir koğuş arkadaşım var,ne de gelen ziyaretime
iki ayağı kırık bir yatak var altımda
ben uyuyamıyorum,onun hali kalmamış direnmeye
izbe bir oda burası,her tarafı dökülmüş
viran olmaya yüz tutmuş nereye baksan çürümüş
ara sıra ekmeğimi suyumu da getiren olmasa
diyeceğim geliyor,ruhum seyrediyor,bedenim çoktan ölmüş
karanlık ve soğuk bir tükenmişlik çizilmiş duvarlara
kim bilir kaç anı sığdırılmış her bir taşına
seyre dalıyorum bazen vakit geçirmemek maksadıyla
her giden bir çizik atmış sönmüş bir köz parçasıya
gidenler öyle hevesliymişler ki terketmeye
elvedayı bile esirgeyip kaçarcasına uzaklaşmışlar
üzülesim geliyor işte,gerek var mı izah etmeye
üç nefeslik ömrü boğuyor bu yıkılmışlıklar
görüyorum her gece beklenen ve hiç gelmeyeni
gelmeyecek olanı,mazi olmuş yaşanmışlıkları
ama işte Tanrı salmış damarlara umut diye bir illeti
tüketiyor ama,tükenmeden,hoyratça harcıyor zamanı
daha da harab oluşuna bakıyorum duvarların
zamanın yenileme hükmü geçmez ki burda
geride bırakmıyor gerileri,takvimleri yılın
önümden gidiyor benden önce yatıp,uyanıyor sabaha
çoğu defa isyan ediyorum,çıkmak istiyorum hücremden
delicesine çarpıyorum,yıkasım geliyor etrafımı
nefessizliğe mahkum ettiğimi de biliyorum
bir de ben bedel ödetiyorum,kendimce alıyorum intikamımı
kızmaya hakkım yok elbet bu biçare bedene
ben değil miydim onu ışıksız zindana çeviren
ben harcadım ödettim ona bütün diyetleri
lakin ben de parçalandım yıkıldım derinden
şimdi ben bu onarılmaz bedene mahkum
beden iflah olmaz bir aşka giymiş hüküm
mecbur çekeceğiz bir ömür neyse bedeli
adına sevda demişler ama kara yazgı bizde ki yeri...