5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1053
Okunma
şairin mısralarında gömülü olan antik kent
bu sabah yandı.
demir atmış olan gemiler arkasına bakmadan
demir aldı.
açıldılar mavi gökyüzüne
Tanrı ismini asumana kaldı.
balıklar aç ve bir o kadar da susuz
Ağlara takıldı.
Genç Wertel’in intiharı sadece
Geothe’nin kan sızan kitabında yazıldı.
Şairin mısraları sustu, antik kentin kumları arasında
Kumral bir hayal vuruldu.
Uzak diyarların yaktığı türkülerle aydınlanan
Gece, yalnızca ağlayanlara kaldı.
Dante, cennetle cehennem arasında
Aşkı Arafta saydı.
Dokunmadan yaşanır mı aşk, parmak uçlarında dolanan
ve yerle göğü alabildiğine sallayan
bir titreme
Sensiz boş iskele de bu sabah yandı.
Neferleri vurulmuş, bozguna uğramış ordunun komutanı
sadece arzularında sayıkladı.
Ben ki en çok sensiz bir şehirde yaşamaktan korkardım.
Yeisler içinde bir kent,
Kan kokardı burnuma, genzimi yakardı.
Limandan uzaklaşan martılar, antik kent gölgesinde
yalnızlığı arardı.
Şairin mısralarında gömülü olan antik kent
bu sabah yandı.
Boğazımda bu sabah bir çok yabancı vardı.
parmakları sen olan, yüzleri tuhaf bir şarkı mırıldanan
saçlarında kurdela, sen diye savrulmayan
at belikleri vardı omuzlarından sarkan.
ki omuz, en çok senin başına yakışırdı.
Antik kentte dolanan mısraların şairi,
dudaklarında dolanırdı.
sen olmasan ben olmasam
ve bu kent olmasa
aşkın ne manası kalırdı?
Bu sabah evet bu sabah antik kent son kez uykusundan uyandı
Raskolnikov, elinde bir silah
kıyıya yanaştı.
Mavi ve Siyah, gümüş ve yakut
birbirine yaklaştı.
Kuşlar havalandı antik kentten
Deve seslerine karıştı...
ve zaman zaman deniz gökyüzüne bakıp ağlardı.
M.S./2009
Kahramanmaraş