17
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1568
Okunma

masumca ve
haylazca oynadığım oyunlar geliyor aklıma
hep bizim kazandığımız mahalle maçları
komşu kızlarını sıkıştırmalarım
ve güneşi sapanla avlayışlarım
oysa hiçbir oyunu
sen öğretmemiştin bana
belki de bu yüzden
mızkçılık yapan hep ben oldum
bak baba ! saydamım
içimden gün ışığı geçiyor
ama ardım hep siyah beyaz
hep sepya tonlarındayım
senden duymadığım her nasihat
yıllar boyu her uçurumluk anda
ağır aldanışlar bıraktı sırtıma
ve hep ezildim
yokluğunun varlığında...
ah baba !
üşürken avuçlarım
neden saran sen olmadın
ve neden bana hiç oğlum demedin
neden bana hiç hediye almadın
ve neden bana hiç dağ olmadın
sırtımı yaslayabileceğim
omzunda hıçkırıklarla ağlayabileceğim
ve neden baba !
sakal tıraşı nasıl olunur öğretmedin
bak !
şimdi yüzümün yarısı yok !
ıslatamıyor gözyaşlarım baba yarısını
ve de yarasını
işte bu yüzden kabuk bağlayamıyorsun
kanayan yüreğimde...
ah baba !
o kadar yıldan sonra şimdi ismin
aynı boğazımda düğümlenen
bir yutkunuş gibi
yutmaya çalıştıkça acı veren
yutamasam kan kusturan
aynı;
baba değil
babam kelimesi gibi...
Harun Sinan