0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
35
Okunma
Görmüyorsan içimdeki yangını,
Yaklaşma ateşe,
Dağa çık.
Taşın sabrı kaç asırdır susar,
Bir sesle çözülür bazen.
Sina’yı arama haritada,
Göğsüme bak;
Bir çağrı hâlâ taze orada.
Aşk nedir diye soruyorsan,
Yanarak öğrenilir.
Sevda,
Bir kalbin kendinden vazgeçme biçimidir.
Süveyda derler ya,
Göğsün en karanlık yerine—
Orada saklanır hakikat.
Ne söz erişir ona
Ne inkâr.
Soracaksan,
Gecenin en uzun anına sor,
Uykusuz kalmış dualar bilir.
Nur nedir sanırsın?
Işık değildir yalnızca.
Bazen karanlığın içinden geçer,
Bir yetimin bakışında durur,
Bir annenin sustuğu yerde büyür.
Ben nuru,
Kaybolduğumda buldum;
Yolum kalmadığında,
Yönüm belli oldu.
Gözlerine baktığım an,
Bir dünya kapanmadı,
Bir mahkeme kuruldu içimde.
Öptüğüm dudak değildi belki,
Kendi ömrümün mühürlenişiydi.
Ölüm her vakit toprağa benzemez,
Bazen bir bakış olur,
İnsanı hayatta bırakıp
İçinden geçirir.
Sor melekleri,
Sayılardan anlamazlar;
Ama kalbin kaç kez kırıldığını
Tek tek yazarlar.
Bir nefes üflenir zamana,
Ses dağılır,
Herkes kendi payına düşeni duyar.
Kimisi korku sanır,
Kimisi çağrı.
Yeter mi delil sana?
Yetmez biliyorum.
Sen hep gözle görmek istedin.
Oysa bazı şeyler
Ancak yanınca görünür.
Bekle o günü,
Herkes adını yük gibi sırtlandığında.
Ben belki susarak çağrılacağım,
Ama izim secde taşlarında kalacak.
Mahşeri bekle diyorsan,
Ben beklemekteyim zaten.
Her gecenin sonunda
Kendi içimde toplanıyorum.
Bir melek sorarsa eğer:
“Niçin bu kadar yandın?”
Cevabım hazırdır:
Sevdim.
Ne karşılık bekledim
Ne de kurtuluş.
Aşkı bir varış sandım önce,
Meğer bir terk edişmiş.
İnsanın kendini bırakıp
Hakikate teslim oluşuymuş.
Sor şimdi huzura:
Bu yangın nereden düştü?
Cevap gecikmez—
Aşk,
Kulun kendine en uzak,
Hakka en yakın olduğu yerdir.
Kadir TURGUT
5.0
100% (1)