6
Yorum
24
Beğeni
4,8
Puan
140
Okunma

Sen aslında hiç olmadın;
Ben, olmayan birinin gölgesinde dinlendirdim yorgunluğumu.
Bütün o cümleler, o bakışlar, o sözde teslimiyetler...
Meğer her şey, tek kişilik bir oyunun dekoruymuş.
İnsan nasıl bu kadar
Hiç kimse" kalabilir bir başkasının hayatında?
Nasıl bu kadar derin bakıp,
Aslında hiçbir şey hissetmez?
Şimdi anlıyorum; senin sevgin sadece bir yankı arayışıymış,
Bense o yankıyı, bir aşkın çığlığı sanmışım.
Onca zaman, onca emek ve onca körü körüne inanmışlık...
Şimdi çekilince sis, geriye sadece o acıtan yalan kaldı.
Sen aşkı yaşatmadın, sen sadece taklidini yaptın;
Kendi boşluğunu benimle doldurmaya çalışırken,
beni boşluğa attın.
Meğer attığın her adım,
Bir sonrakini gizlemek içinmiş.
Baktığın her yer, aslında görmediğin birer durak...
Nasıl bu kadar kusursuz bir hiçlik inşa ettin?
Nasıl bu kadar emin,
başkasına ait bir hayatın provasını yaptın?
Sana ait tek bir sahici cümle arıyorum,!
şimdi geriye bakıp,
Söylenirken titrememiş bir kelime, Hesabı yapılmamış tek bir bakış.
Yok. Her şey, o anki ihtiyacına göre giyilmiş birer kostümdü;
Ben ise o sahnede kimse yokken, alkış tutan tek seyirciydim,
İnsan hayret ediyor; bir insan nasıl hiç var olmaz?
Attığın her imzanın mürekkebi sahteydi senin.
İçinde sana dair, sahici tek bir parça bile yokmuş;
Sen, bende ne eksikse onun kılığına girip beni kandırmışsın.
Bu bir acı değil artık, sadece büyük bir idrak sancısı.
Bir ömrü, hiç var olmayan birinin üzerine kurmanın şaşkınlığı bu.
Sen aslında hiç gelmemişsin ki
bu hayata,
Sadece, benim inanmaya olan hevesimi kullanıp gitmişsin.
Sana kızamıyorum bile;
Var olmayan birine nasıl kızılır?
Seninle ilgili her şey,
Eriyen bir kar tanesi gibi çekilip gitti.
Geriye ne bir anı bıraktın, ne de hatırlanacak bir sıcaklık;
Sadece kupkuru, anlamsız ve kaskatı bir gerçeklik.
İşte aşkın en büyük ibreti buradaymış:
Koca bir yalanı, dünyanın en saf gerçeği sanacak kadar çok sevmek.
Ben seni değil, senin maskene giydirdiğim o hayali sevmişim;
Sen ise o hayalin arkasında,
kendi sahteliğini gizlemişsin.
Şimdi o devasa yalanınla baş başa kalabilirsin.
Beni inandırdığın o büyük tiyatro, ben uyandığım an kapandı.
Geriye kalan sadece senin o soğuk, o bitmek bilmeyen oyunun;
Ve benim o uykudan, en ağır bedellerle uyanmış olmam.
Hüküm verildi; sen artık bir özne değil, bir dipnotsun.
"Şuna asla güvenilmez" diye biten o tatsız hikâyenin başrolü...
Sen kazandığını sandığın o enkazın içinde her gün biraz daha küçülürken,
Ben, senin sahteliğinden
Kurtulmuş olmanın hafifliğiyle yürüyeceğim.
Bundan sonra adın, bende sadece bir "vazgeçiş" olarak anılacak.
Ve her aynaya baktığında,
Benden çaldığın o masumiyetin,
Senin en büyük karakter noksanlığın olduğunu göreceksin.
İbret olsun diye kendine bak,
Çünkü sen gözümde
Sadece bir yalandan ibaretsin ,!
Aslında söylenecek çok şey de kalmadı;
İnsan, olmayan birinin ardından Daha fazla ne söyleyebilir ki?
Meğer bunca zaman ben sana değil,
Kendi dürüstlüğümün senin yüzündeki yansımasına aşık olmuşum.
Gidiyorsun ve bu bir kayıp değil;
Çünkü insan, zaten hiç var olmamış birini kaybedemez.
İbret-i aşk dedikleri de buymuş işte;
Koskoca bir ömrü, bir hiç uğruna
Harcadığım zamana yazık,
Gönül dağıma bıraktığın
o vakitsiz ayrılık bile çoktan çiçeklendi.
Cemre Yaman
5.0
92% (11)
3.0
8% (1)