11
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
199
Okunma

Bu oda, artık sadece bir mekan donmuş bir zemin,
Hava bile hareket etmiyor,
Nefes alıp vermeyi unutmuş gibi.
Duvarlarda asılı kalan, senin son bakışının tozlu karesi.
Ve ben, o karenin içinde sıkışıp kalmış, eski bir hikâyenin figürüyüm.
II.
Her ses, dışarıdan gelen, bana ait olmayan bir hayata ait.
Onların telaşı, benim bu derin huzursuzluğumu asla anlayamaz.
Ben, kendi içime doğru yürüyen, yolu olmayan bir yorgun,
Geriye döndüğümde, bıraktığım izlerin bile silindiğini görüyorum.
III.
Bir zamanlar dilimde çiçek açan kelimeler, şimdi birer diken.
Konuşsam kanayacak, sussam içimde kuruyacak.
Sessizliğim, en gürültülü çığlığım şimdi.
Çünkü biliyorum, bu dünyada seni duyan tek kulak, benim kalbimin ta kendisi.
IV.
Bir omuz veren yok, ama ağırlık her zamankinden fazla.
Taşıdığım, sadece senin hatıranın somutlaşmış yükü.
O yük ki, ne zamanla azalır, ne de mesafeyle hafifler.
O, benim varoluşumun, sensiz geçen her gününün demirbaşı.
V.
Şimdi bütün renkler solgun, gökyüzü bile siyah-beyaz.
Baharın gelmesi, sadece takvimde bir aldatmaca.
Çiçekler açsa ne yazar ki, kokusu artık yok.
Çünkü sen gittin gideli, dünya kendi canlılığını benden çaldı.
VI.
Ellerim yabancı şimdi, neyi tutacaklarını bilmiyorlar.
Bütün hislerim uyuşuk, sadece kalbimdeki o yara zonklar.
Ruhum, bedenime sığmayan, kaçıp gitmek isteyen bir misafir.
Ama gitmiyor, çünkü biliyor: Dışarısı, içeriden daha soğuk.
VII.
Her gece yatağa uzanırken, bir sözleşme imzalarım sessizlikle.
Yarın da aynı boşlukta uyanacağımın kesinliği bu.
Ne bir telefon sesi, ne de bir kapı tıklaması beklerim.
Çünkü artık biliyorum; beklemek, geri gelmeyecek olanın gölgesini sevmektir.
VIII.
En büyük zindan, dört duvar değilmiş, kendi zihnimmiş.
Geçmişin filmi dönüp duruyor, kesilmeyen bir döngü.
Kaçsam nereye kaçarım ki, sen benim düşüncelerimsin.
Ben, bu içerideki sonsuz labirentte kaybolmuş, son tutsağım.
IX.
Dışarıdaki dünya, hızlı ve canlı, kendi oyununu oynuyor.
Onlar bilmiyor; benim en büyük eylemim, hareketsiz durmak.
Çünkü durduğum yerde, seni daha net duyuyorum.
Bu büyük boşluğun sesi, bütün şarkılardan daha gerçek.
Ve işte buradayım,
Donmuş zamanın o keskin kıyısında.
Ne ileri gidebilirim, ne de geçmişe sığınabilirim artık.
Çünkü gitmek, senden vazgeçmekti; kalmak ise,
Sonsuz bir kabullenişin, soğuk ve derin mezarıydı,
Cemre yaman
5.0
100% (15)