Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Destancı
Destancı
VİP ÜYE

Zeynep’in Hikayesi/26/Abdal Musa

Yorum

Zeynep’in Hikayesi/26/Abdal Musa

( 8 kişi )

8

Yorum

17

Beğeni

5,0

Puan

203

Okunma

Zeynep’in Hikayesi/26/Abdal Musa

Zeynep’in Hikayesi/26/Abdal Musa

Zeynep’in Hikayesi

Kışın köy odası boş olur
kardan çamurdan uğrayan olmazdı
pencereden baktım
duman tütüyordu
köy odasının çamur sıvalı bacası

"-Ana ana köy odasında biri var"
Muhtar Hoca Iraz ana
hepsi bir ağızdan
-"kim bu ?yolunu şaşıran
kervan geçmez
yolu yomağı olmayan köye gelen"


Koştuk gören köylü pesimizde
Elmalı Tekke köyünden Destancı Ateş
yanında Derviş baba

Tüccar Turgay
Manifaturacı Şemsettin
Kuşcu Hasan Hoca Muhtar Iraz’ca
çoluk çocuk doluştuk köy odasına
yanan ocağın etrafında
Derviş baba’nın eski kararmış demlikte
topladığı dağ kekiğinin kokusu sarmıştı

“-Turgay oğlum gel bakam bu sana benden
sonra senden çocuklarına geçecek
belki de asırlarca anlatılacak bir hikayedir!
manifaturacı Şemsettin diz çöktü

Derviş baba
elinde bastonu, beyaz sakalı ile bekler
geceleri
Abdal Musa’nın türbesinde yatar
gündüzleri de ardıç ağacının bekçiliğini yaparmış
anladıbba gelene gidene”.

Şemsettin
“-Hadi anlat Derviş baba
parmağını dudağına götürdü
şu sözü söyledi
"İş ehline bırakmak lazım
tevhit ehli kimse sözü ona bırakalım "

-"düstur senindir Destancı" dedi
sağ elini kalbine koydu
hu can sende dil Ateş
hu canlar açın galbinizi dinleyin.


Herkesi pencere kenarına çağırdı
eliyle ardıç ağacını gösterdi
oturun dedi herkes oturdu

-"bakın bu ardıç
buna hayat ağacı da denir
derler ki! Allah önce bu ağacı yaratmış,
yaz kış yaprağını dökmez yaratılışın kaynağı;
öyle fidan dikip üremez”

“-ya nasıl? dedi kuscu Hasan
“-Hasan oğul hoş geldin,
Derviş baba
“-Turgay oğlum
şu sözü hiç unudma derviş sözü “

“oğlan atadan öğrenir sofra açmayı,
kız anadan öğrenir biçki biçmeyi” dedi

Devam etti Destancı Ateş
meyvesi tohumu yere düşer
ardıç kuşu gelir onu yer toprağa pisler
bir kuş pisliği deyip geçme
yaratan rabbim o tohuma
ardıç kuşunun pisliğine muhtaç kılmıştır

insan olmak da böyledir
insan çirkin diye sevilmez mi?
yaratandan ötürü seveceksin
İşte o vakit tamamdır,
tohum filiz verir artık”

“- ya Ardıç kuşları olmazsa, üremeyecek mi ardıç ağacı?
“- evet oğul,
iki mahkum sevdalıdır birbirine
ölümden sonra hayata yeniden dönüşün sembolüdür”
ardıç kuşu ile ardıç ağacı.

“- ya Abdal Musa? dedim

“-dedi, dinle oğul anlat nesline!
Büyük Yatağan Baba’nın dostudur
sultanlık, ayakçılık,
abdallıktır payesi.

“-bir gün bey oğlu Gaybi ava çıkar,
“-Gaybi kim?Derviş baba,
“- Kaygusuz Abdal’dır, oğul,
dinle hele, sabret!
beklemeyi bileceksin, aşıksan
ona varıncaya kadar!
dinlemeyi bileceksin
öğrenmeyi istiyorsan

Gaybi bir ceylan görür! Okunu ceylana doğrultur,
ceylanı koltuk altından vurur.
ceylan ölmez, zıplar kaçar,
beyoğlu kan izlerini takip eder,
gelir bir tekkeye, kapıda dervişler…

Sorar:
“-buraya benim vurduğum bir ceylan geldi mi?
dervişlikte “yalan söylemek” yok tabi!
ama;
ceylanın girdiğini farketmemişler içeri
“-yok, gelmedi böyle bir ceylan, derler.

İçeriden başka bir derviş, görünür,
“-hayrola yiğidim, meramın nedir?
“-ben bey oğlu Gaybi’yim,
yaralı ceylanın buraya girdiğini gördüm
av benimdir.

“-attığın oku tanır mısın?
“-tanırım tabi
ben bey oğluyum,
okumda beyliğim gibi süslüdür”

o an derviş kolunu kaldırır
koltuk altındaki oku gören Gaybi kendinden geçer bayılır uyandığında
dervişliği seçer
İşte o ceylan rivayete göre Abdal Musa’dır…

“- Nasihat sana!
ayrılma velinin,
hak verenin,
aşkın yolundan
düşme,
düşenin tut kolundan
o bir maşuksa
tevhidi düşürme dilinden,
dünya arınsın kirinden”

işte İbram babamdan kalan miras
bir ardıç ağacı hikayesi
derviş nasihatı

yüreğimden şunlar dökülüverdi Azize
mendilimi bağlarken dilek ağacına
sana seslendim derviş duası ile ey Ahu!
sana geldim sana
cana geldim cana
canında can olmaya
canından can olmaya!..

Devam edecek

Fotograf taki dilek (Ardıç) ağacı Antalya Elmalı Tekke Köyü’nde, Horasan yörüklerinden Abdal Musa’nın türbesine komşudur…!


Fotoğraf Zeki Akakca

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (8)

5.0

100% (8)

Zeynep’in hikayesi/26/abdal musa Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Zeynep’in hikayesi/26/abdal musa şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zeynep’in Hikayesi/26/Abdal Musa şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi Etkili Yorum
Hüzünlü peri
Hüzünlü peri, @huzunluperi
2.12.2025 18:29:03
5 puan verdi
Merhaba İbrahim bey..

Nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum zira bu okuduğum satırlar sıradan bir anlatı değil…
Bir söz ustasının elinden çıkmış; gelenekten kopmadan modern okurun ruhuna ince ince sızan, hem dumanı hem nefesi güçlü bir hikâye. Keyifle okudum sağolun varolun..

Zeynep’in hikâyesi diye başlayan bu yazı, Anadolu'nun bin yıllık söz mirasının; dervişin ağır öğüdünün, ardıcın kadim sırrının, kuşla ağacın birbirine mahkûm aşkının ete kemiğe bürünmüş hâli. Daha girişte köy odasının dumanı, çocuk sesinin telaşı, kadınların merakı, erkeklerin “kim ola ki?” diye toplanması… Hepsi bir sahne değil, yaşayan bir bellek gibi. Sanki her kareyi gördüm, oradaydım, yaşadım..

Hikayenizin en büyük gücü, kelimelerin taşıdığı ritim: Destancı Ateş’in nefesi, Derviş Baba’nın sükûtu, ardıcın gölgesi, tekkedeki ceylanın izleri…
Her biri ayrı bir ustalık işi. Tebrik ve taktir etmemek elde değil..

Ardıç kuşunun pisliğinde filizlenen tohum metaforu ise sadece bir botanik bilgisi değil, insanın özüne dair eşsiz bir ders:
“Çirkin diye sevilmez mi? Yaratandan ötürü seveceksin.”
Bu cümle bile başlı başına bir kitap ağırlığında. Ve aynı felsefik düzlemdeyim.

Gaybi’nin ceylanı, Abdal Musa’nın nefesi, derdi, velâyeti…
Bütün bunları o sade köy odasına ustaca taşımışsınız ne güzel. Okuyan bir destanın içine çekiliyor, bir nasihatin başında oturuyor, bir dervişin el hareketiyle içinden geçeni duyuyor. Okurun ayrılası gelmiyor. Yani o kadar gerçek..

En çok da şu hissi bıraktı bende İbrahim bey:
Bu hikâye, bir insanın değil; bir ocağın mirası.
Sözün emaneti, hâlin terbiyesi, gönlün yükü…

Ve finaldeki dua, dilek ağacına bağlanan mendilin titreyişiyle birleşince, hikâye bitmiyor okuyanın içine yerleşiyor ve devamı için sabırsızlanıyor.

Bu sebeple, emeğinize değil, gönlünüze sağlık İbrahim Bey.
Bu yalnızca bir hikâye değil; kültürün, inancın, terbiyenin, sözün ve nefesin dirilmiş hâli.
Ustalık ve derinlik dopdolu.
Okurken hem haysiyet, hem huzur, hem de eski bir derviş ocağının dumanı değdi yüreğimize.
Tebrik değil, hürmet edilir bu satırlara.

Saygıyla ve hayranlıkla.
Peri Feride
Şairenin günlüğü
Şairenin günlüğü , @saireningunlugu
3.12.2025 18:01:18
5 puan verdi
Şimdilik okumuyorum hocam.
Bitmesini bekliyorum.
Bitince kahvemi alıp, duygudan ayrılmadan okuyacağım inşallah.
Kaleminize yüreğinize gönlünüze sağlık hocam
Selam ve saygılarımla
_safiyyah
_safiyyah, @-safiyyah
3.12.2025 16:57:04
Koy odası köylülerin toplanıp sohbet ettikleri yer oluyor değil mi abi, öyle anladım. Ne güzel ortam. Yaşlılarla konuşurken duymuştum ben de eskiden kis gecelerinde erkekler kıraathane gibi yerde toplanır, kadınlar da ellerinde gaz lambaları ile birbirlerinin evinde toplanır sohbet ederlermis. Hikayeler anlatır, komiklikler yaparlarmis:) sabah namazı vakti ezan okudugunda herkes kapısının önüne kadar süpurmus olur, işler bitmiş olur derlerdi. Demek köylerde de koy odasında toplanirlarmis. Anadolu'da benzer şeyler oluyor hala ben yaşadığım yerde gözlemliyorum ama büyük şehirlerde o samimiyet yok tabiki. Hayat mücadelesi ve bireysellik on planda.
Ardıç ağacı ve kuşu hikayesini hiç bilmiyordum. Çok ilgimi çekti. Doğada hikmetini bilmediğimiz ne mucizeler var rabbimin hikmeti. Vesilenizle bu güzel anekdotu da hafızamıza kazımis olduk tesekkurler. Bu bölümün benim için ayrı bir anlamı da var o da sizin inceliginiz. Çok teşekkür ediyorum Allah razı olsun abi💯🤲🥲
Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
2.12.2025 23:47:30
5 puan verdi
Bu metin, bir hikâye ve tasavvufî öğretiyi harmanlayan uzun bir destansı anlatı niteliğinde.

Kısa yorum:
“Zeynep’in Hikayesi/Abdal Musa” bölümü, köy yaşamı, dervişlerin öğretileri ve doğa ile iç içe semboller aracılığıyla sabır, öğrenme, sevgi ve manevi miras temasını işliyor. Ardıç ağacı ve kuşları gibi metaforlar, insanın olgunlaşması ve hayatın döngüsünü derin bir biçimde aktarırken, dervişlerin sözleri rehberlik ve öğüt niteliği taşıyor. Metin, okuyucuyu hem hikâye dünyasına hem de tasavvufi düşünceye çekiyor.

Tebrikler

Saygılarımla şair 🧿🖊️🙏🌿
CEMRE_YMN
CEMRE_YMN , @cemre-ymn
2.12.2025 22:23:33
5 puan verdi
Yine muazzam dolu dizgin hikaye, okuyanın sadece zihnini değil, ruhunu da besleyen, derinliği olan çok kıymetli bir eser olmuş.
Özellikle "insan çirkin diye sevilmez mi? yaratandan ötürü seveceksin" felsefesi, koşulsuz sevginin ve kabulün en saf tanımını yapıyor. Bu cümleler başlı başına bir manifesto niteliğinde. Ardıç kuşu ile ardıç ağacının "ölümden sonra hayata yeniden dönüşün sembolü" olarak işlenişi ise, metne muazzam bir katman ve mistik bir güzellik katmış.
Abdal Musa, Kaygusuz Abdal ve dervişlik hallerine yapılan göndermeler; sabır, dinleme ve bekleme gibi kadim bilgeliğin önemini hatırlatıyor.
İrfan dolu, samimi ve düşündürücü bu hikaye için Zeynep'i tüm kalbimle tebrik ediyorum. "İşte o vakit tamamdır, tohum filiz verir artık" sözündeki umut ve huzur, okuyana da geçiyor. Kaleminize sağlık!✨
Etkili Yorum
Ali Rıza  Coşkun
Ali Rıza Coşkun, @alirizacoskun
2.12.2025 20:07:55
5 puan verdi
Kıymetli kalemdaşım, dizelerinizde Anadolu’nun köy kültürünü, dervişlerin hikmetli sözlerini ve Abdal Musa’nın manevi mirasını çok canlı bir şekilde aktarmışsınız.
Ardıç ağacı ve kuşu üzerinden verdiğiniz örnek, yaratılışın sırrını ve insanın sevgiyle anlam bulmasını derin bir metaforla yansıtıyor.
Gaybi’nin ceylanla karşılaşması ve dervişliğe yönelmesi, tasavvufun özünü ve teslimiyetin güzelliğini güçlü bir anlatımla ortaya koyuyor.
Şiiriniz, hem halk irfanını hem de manevi öğretiyi bir araya getirerek okuyucuyu köy odasının sıcak atmosferine taşıyor.
Kaleminize, yüreğinize sağlık; bu eser, kültürel hafızayı yaşatan değerli bir destan olmuş.
Etkili Yorum
Buğra San
Buğra San, @bugrasan
2.12.2025 20:05:39
5 puan verdi
Ardıç kuşunun hikmetli varlığını daha önce duymuş ya da okumuştum. Burada bir kez daha hayretlerimi kuşanarak pekiştirmiş oldum.Zeyneb'in hikayesine de çok yakışmış.

Benim esas dikkatimi çeken köy odası kültürünün burada anlatılmış olması.Rahmetli dedem köy odasının hizmetkarı gibiydi. Evi hemen yanındaydı ve bir yolcu geldi mi, sabah olsun gece olsun evinin camını çalarlar, dedemi uyandırarak yemek ve ihtiyaçlarının görülmesini isterlerdi. Dedem de bunları babanne yardımıyla karşılardı.
Genelde çerçici denen satıcılar gelirdi. İşlerini görüp gece ise yattıktan sonra ve sabah ayrılırken çam sakızı çoban armağanı bir şeyler bıraktıkları da olurdu.

Modern hayata geçtikten sonra gelenek ve görenekler için "çağ dışı oldu bunlar" deyip terk etmelerimiz aslında neleri terk ettiğimizi de gösteriyor.Örf ve ananeler olsaydı şöyle olurduk veya böyle olurduk demek istemiyorum. Herkes payına düşeni alsın ve sarıp sarmalansın derim.

Yine tebrik ederim bu çalışmayı. Geçmişten gelen diyeceğim ama hala yaşanan yerler de olabilir. Öyleyse oranın halkına ne mutlu diyorum. Tabi Gaybi ve Abdal Musa'nın hikayesine bir şey diyemiyorum. O bambaşka bir şey..

Muhabbetle kalın...
Dosteli_
Dosteli_, @dosteli
2.12.2025 18:02:43
5 puan verdi
Mistik bir öykü gibiydi. ABDAL MUSA Anadolu erenlerinden yüce bir kişilik Şiir çok içtenlikle kaleme alınmış Allah Eyvallah
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL