8
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
228
Okunma

Zeynep’in Hikayesi/
Sabahın ayazında dondurucu soğuktan
Çil horozun sesinde tuhaflık beliriyor
Hoca girdi eşikten kan damlıyor parmaktan
Sıla yazan mendili yaraya deviriyor.
Sabahın seherinde uyku tutmayan gözler
Sevdiğine yöneltmiş acı çeken İbram’ı
Ağzında ezber olmuş yanık yanık dizeler
Hissederek tutmuştu Sıla diye goncayı.
….
Iraz anam
“-sen çay suyu goy ,
bag aşamından gaymag da yapdıdım
hamura bakam gabarmışmı bazlama yapam gızım bide-”.
tel dolap ’dan çay bardaklarını alıyordum
belliki büyük bir aşk ’la özenle işlenmiş
oymalarda ’ki yüz figürlerini ilk defa görmüştüm
gülümseyen yüz hatları
boğum , boğum kınalı parmaklar
nine’min anlattığı masalda ki meleğe benziyordu…
…
kapı açıldı Hoca’nın ayağında
çamura bulanmış "kara lastikler"!
başında eski bir kasket
Iraz Ana
“-ülen İbram bakıyom da ayana geymişsin”Angara ilasti(ğ)ini!
dedi ve
ibram’ın ayağında gara lastig
Mezer daşlarına dayadıg
Azize"nin başında yasdıg
Sen hoca oldun biz ağladıg”-
diyerek bir mani ile hocayı dövdü
Iraz anamın’da vardı kara lastiği
üzeri nazar boncuk’lu parlak köyde bir düğün olduğunda
yada misafirliğe giderken onu giyermiş…
“-mıhtar “Şerif’e” mi uğradın? İbram
“-nerden bildin?
“-otuzuzzz senedir o gasked gazanı seçimi
mıhtar kendisi bile olmaz sandıg’da şapgasını bıragı gide
sene vemiş zıpa eh sen mıhtar olusun gali
daş yağceg başımıza hayırlısı-”.
İbram hoca’nın elleri , parmakları kan içindeydi
hemen bez parçası yırtacak oldum
“-dur Zeynep-” dedi, eğildi,
tahtadan sedirin , divanın altına elini soktu
kıyı köşesinde bir şeyler aradı
ben bugüne kadar hiç görmemiştim
işlemeli ipek üzerinde
seni seviyorum Azize
yazan mendili aldı eline sardı.
sanki acısı dinmiş
bugüne kadar kimsede görmediğim
bir huzur, yüzüne mutluluk yansımıştı
neydi ?bu gizemli güç.
“-utanarak nereden geliyorsunuz? dedim
“-sevdiğime sarılmaktan-“
sonra duraksamadan devam etti İbram hoca
"gül dalı incecikti
tutsam kırılacaktı
koklamadım kurudu"…()
gara lastik satılan dükkanların
çog ağır bir kokusu vardır
öyle lastig kokar, yoksullug kokar,
toz kokar Anadolu kokar.
çocukken delik deşik olsa da dağılana kadar giyilir,
geçi erkeç güderken dağda
yaşlanınce mes üzerine giyilir
zaten çocuklar giyer, yaşlılar giyer,
bir de tarlada çalışan gadınlar giyer
köylü olmanın fotoğrafını verir bize
o zamanlar gara lastig bile yokdu
çıplag ayakla davar gütmeye giderdig
diye anlatılır Hakkı Onbaşı
şimdi az kalmıştır giyeni, ama kalmıştır. çarıktan sonra, iskarpin kösele çıktı
kaldırıldı duvara asıldı kırık saz gibi
Kaldığı yerden devam edecek
Bir Çamalan şiıri
() Hasan Hüseyin Korkmazgil…
5.0
100% (5)